İSTANBUL ile ilgili kitaplar
İSTANBUL ile ilgili kitaplar
Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan ve zengin tarihiyle gezginlerin
başını döndüren İstanbul, günümüzde artık o eski günlerin
sükunetini büyük ölçüde yitirdi ve yaşam standartlarını da etkileyen
pek çok sorunla baş başa kaldı. Kadim şehrimiz kabına sığmaz biçimde
büyümüş durumdadır ve bu inanılması güç nüfus artışı ne yazık ki
hala devam ediyor. Zaten en başta gelen sorun da budur.
Bu anormal büyümeye paralel olarak şehrimizin konut bölgeleri
artıyor, yeni ilçeler oluşuyor; çağdaş ölçütler çerçevesinde yepyeni
bulvarlar, tüneller, otoyollar, köprüler, metro ve metrobüs ağları, sualtı
tünelleri gibi gerçekten devasa boyutlarda yatırımlar gerçekleştirilerek
iyiden iyiye kalabalıklaşan şehir nüfusunun günlük hareketini kolaylaştırmaya
yönelik pek çok girişim hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bir
taraftan da İstanbul' un kıskanılan tarihi dekoru, bu şantiyeler arasında
ve kalabalık kitlelerin baskısı altında, algılanabilirliğini yitirme tehlikesiyle
doğal olarak karşı karşıya geliyor.
Özellikle "Tarihi Yarımada" diye bilinen ve Roma ile Osmanlı devletlerinin
başkentliğini yapmış olan "suriçi İstanbul" (intro-muro),
beton bina çokluğu, aşırı şekilde artan trafik hareketleri, sinir bozucu
gürültü, büyük bir görüntü kirliliğine neden olan ve bir türlü standartlaştırılamayan
tabela kargaşası, şöhretli anıtsal eserlere ulaşmaktaki
zorluklar, şehir surlarının ve çevrelerinin iyileştirilememesi, otopark
cehennemi, toplanma alanlarının ve buralara gelinen güzergahların istenen
ölçütlerde yayalaştırılamaması gibi pek çok sorunla boğuşuyor.
Deyim yerindeyse, dünyanın en değerli tarihi ve arkeolojik alanlarının
başında gelen bu kadim yerleşim, tarihi yüzünün gezilip tanınması açısından
günümüzde hala arzu edilen rahatlığı ve konforu sağlayabilmiş
değil. Üstelik Yarımada'nın hemen her noktası gezginleri tarihin lezzetinden
mahrum bırakacak olumsuz görüntülerle doludur.
Haliç' e doğru iniyorsunuz artık. Karşılaştığınız kapı, Türklerin verdiği
ismiyle Eğri Kapı. . . Surlar burada bir dirsek yaptığından dolayı
kapıya bu adın verildiği sanılmaktadır. Roma devrinde Porta Kaligaria
diye tanımlanan kapının iç tarafındaki bir işyerinde ordu askerleri
için ayakkabı üretilirdi. Dış kısmı günümüzde Eyüp ilçesi sınırlarına
giren Eğrikapı'nın çevresi mezarlıklarla, sahabe kabirleriyle doludur.
Kapının bu kısmında duran yoksul bir vatandaş gönüllü olarak giren
çıkanlara rehberlik yapar. Bu görüntüsüyle kapı, yüklendiği hüzünlü
duruşuyla, diğer kapılara göre daha etkileyicidir. Rehberin kulübesinin
bitişiğinde de bir iki velinin kabri görülür.
Kuruçeşme semti vaktiyle yoğun bir Rum-Ermeni ahalisini barındırırdı.
Bunlara ait birkaç kilise göreceksiniz yakın sokaklarda. Ermeni
Surp Haç Kilisesi sahil yolu yakınındadır. Daha geride Rum Aya Dimitrios
ve İoannis Prodromos kiliseleri durur. Bir zamanlar çilekleriyle
nam salmış Arnavutköy' e hoş geldiniz. Sahil boyunca ve daha ilerideki
"kazıklı yol" un gerisinde sıra sıra dizilmiş büyüleyici güzellikte yalıları
seyretmek çok hoş.
İskelenin hemen gerisindeki meydan çevresinde şu önemli eserleri
göreceksiniz: 16. yüzyıldan bir Sinan eseri olan Mihrimah Sultan Camisi,
iskelenin önünde 1 729' dan III. Ahmed Çeşmesi, belediyenin karşısında
1 71 0' dan Cülnuş Emetullah Sultan Camisi (Lale Devri sultanı III.
Ahmed'in anası olur), bunun iç kısmında 16. yüzyıldan Gülfem Hatun
Camisi (Gülfem, Kanuni'nin dört kadınından biriydi), balık pazarının
yakınında 16. yüzyıldan Selman Ağa Camisi, belediyenin önünde yine
bir Sinan eseri olan Nurbanu Sultan Hamamı, hamamın doğusunda 15.
yüzyıl sonlarından Kara Davut Ağa Camisi ve çarşı içinde 18. yüzyıldan
Hacı Selim Ağa Kütüphanesi.
İSTANBUL ile ilgili kitaplar
Reviewed by Unknown
on
02:04
Rating:
Hiç yorum yok: