Marquis de Sade

Marquis de Sade


https://yadi.sk/d/olQqZSf0pzkjy 


Sade, on iki yıl hapis yattıktan sonra kendini Fransız
Devrimi’nin aktörü olarak bulur. Bugünkü Vendôme Meydanı'nın
yerinde bulunan Piques Seksiyonu’nun başkanı olur. Politik
kariyerinin doruğunda, Devrim Meydanı’nda Marat ve
Lepelletier’nin ruhlarına saygısını belirtir. Terör'ün kurbanı olur
ama hayatla kalmasını Robespierre’in düşüşüne ve öldürülmesine
borçludur. Yazılarından dolayı Napoléon tarafından kapatılmadan
önce Yatak Odasında Felsefe'ye “Fransızlar, cumhuriyetçi olmak
istiyorsanız biraz daha çaba!” adlı söylevin giriş bölümünü ekler.
Sade bir devrimci midir yoksa bir tutucu mu? Ne biri ne
diğeri: Devrimci bir dönemle dalaşan bir asidir o. Bir o yana bir bu
yana yuvarlanmak isyanın özüdür. Goşist isyancıların "arzu
ideolojisi”yle birlikte Sade’ı gerici anlamda kullandıklarını biliyoruz
(bkz. Michel Clouscard).



Başka “Sadecılar”, özellikle biyografisini yazanlar ise (bkz.
Gilbert Levy, Vie de Marquis de Sade) tersine, onun isyanını
hafifleterek, onun devrimci bağlılığını oportünizm olarak görürler.
Yine de, görüntüyü gerçeklikten tüm gücüyle ayırmaya çalışan
romantik önyargıdan sakınalım. Nasıl ki Beethoven’in her bir
kuartetinde Valmy Savaşı’nın gürültülerini işitiyorsak, Sade'da da
Fransa'nın dünyanın çehresini değiştirdiği bu müşkül zamanların
dakik nabız atışını hissetmememiz mümkün değildir.


Bu koşullarda Sade ve Robespierre kendi kısır alternatifleri
içinde tükenmişlerdir: Sade'a göre ahlâka karşı ateizm,
Robespierre’e göre ateizme karşı ahlâk. Biri -Sade- ilk günahla
şekillenmiştir, doğal kötülüğe inanır; diğeri -Robespierre- doğal
iyiliğe inanır (bunu da kötü bir Rousseau okumasına bağlayabiliriz
ama bu başka konudur)... Her ikisi de, inancın sona ermesinin bir
ahlâka imkân tanıdığını ve bunun da inşa edilmesi gerektiğini
göstermeye çabalayan Bayle’nin programatik kaygısının berisinde
kalmıştır.


Ahiret mutluluğu adına hazzı mahkûm eden eski püritanizmi
hep biliyoruz. Haz adına mutluluğu sansürleyen sosyal-demokrat
burjuvazinin (bkz. Philippe Sollers) egemen söylemi ise daha az
eleştiriliyor. Sade, liberter-liberalizmin yabancılaştırıcı oyuncu
pornografisiyle ölçüştürülmelidir.


Baudelaire’in belirttiği gibi, devrimlerin paradoksu “zevk
düşkünleri tarafından hazırlanıp” püritenler tarafından
sürdürülmesidir; Cromwell ya da Robespierre örnekleri bunu
göstermektedir... Yanlış anlama da buradan kaynaklanır: Juliette
altüst oluşu hayal eder; Justine kardeşliği. Ama iki kız kardeş doruk
noktasına varmış soyutlamalardır. Materyalist, bilimsel ve yaratıcı
bir yaklaşım bu açmazları aşmamıza yardım edebilir.




İnsanın doğası üzerine dikkatle düşünmüş olanlar, bütün
tehlikelerin, bütün kötülüklerin, ne kadar büyük olursa olsun,
bunlar uzak olduklarında güçlerinden çok şey yitirdiklerine, küçük
tehlike ve kötülüklerin, gözümüzün önünde oldukları sürece çok
daha kaygı verdiklerine ikna olabilirler. Yakındaki cezaların, suçtan
vazgeçirmeye gelecek cezalardan daha etkili ve daha uygun
oldukları açıktır. Yasaların hiç etkisinin olmadığı günahlar
karşısında insanlar, ender olarak akıllarına gelen ya da ancak
belirsiz ve kolaylıkla ortadan kaldırılabilir dalgalar halinde kendini
gösteren gelecekteki sonsuz felaketlerin kaygısındansa, sağlık,
edep, ün gibi gerekçelerle ve gözlerinin önündeki geçici ve mevcut
düşünceler nedeniyle çok daha etkin bir şekilde vazgeçmiş değiller
midir?
Marquis de Sade Marquis de Sade Reviewed by Unknown on 00:50 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.