hilmi yavuz
hilmi yavuz
https://yadi.sk/d/Evyfhm9bpuF4R
Osmanlı münevverinin, Osmanlı entelektüeline dönüşmesi
Tanzimat'la başlar. Tanzimat, Osmanlı münevverinin
Avrupa'nın zihin müktesebatını edinmesiyle birlikte, entelektüele
dönüşmesini mümkün kılar. Tanzimat ise, Avrupa
entelektüel tarihinin Aydınlanma (XVIII. yüzyıl) ve romantizm
üzerinden temellük edilmesidir.
"Aydınlanma nedir?" Bu soruyu, Immanuel Kant soruyor:
Was ist Aufklaerung? Soruya, bu adı taşıyan o çok ünlü risalesinde
de şu yanıtı veriyor: "Aydınlanma, insanın kendi
suçu ile düşmüş olduğu bir ergin-olmayış durumundan
kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır."
Kısaca, Aydınlanma, XVIII. yüzyıl Avrupa düşüncesinde
aklın egemenliğinin onaylanması, insanın kendi aklından
başka bir yolgöstericisinin olmadığının öne sürülmesidir.
'Geleneksel düşün biçimlerinden ve kavramlarından kurtulma'
ya da bunları aşma olgusuna ilişkin olarak Berkes'in
bu önerisindeki döngüselliği belirtmekte yarar var. Prof.
Berkes 'yüksek ölçüde düşünürlerin' ortaya çıkmayışını,
geleneksel fikirlerden ve kavramlardan kurtulamamakla,
bu kurtulamayışı da Osmanlı-Türk toplumunda fikir
(düşün) özgürlüğünün bulunmayışıyla açıklıyor. Oysa, bir
açıklama ancak, yeni yeni açıklamalar yapılmasını gerektirecek
sorulara olanak vermediği ölçüde bütünsel ve eksiksiz
olabilir. Prof. Berkes'in açıklaması Osmanlı-Türk toplumunda
niçin fikir özgürlüğünün bulunmadığı sorusunu,
dolayısıyla da, ikinci bir açıklamayı gerektirdiği için döngüsel
kalıyor.
Açıkça görünmüyor mu: Delacampagne'nin Kızılderili yerlilerle,
İspanyol yabancılar arasında öngördüğü karşıtlık ile
Yael-Navaro Yaşın'ın Ayasofya Müzesi'ne girmek için kuyrukta
bekleyen biri çarşaflı, biri de mini etekli ve başı açık
iki kadın arasında öngördüğü karşıtlık arasında hiçbir fark
yok! Kızılderili yerli ile İspanyol yabancı, birbirlerini 'insan'
düzeyinde görmeyip ne kertede ötekileştiriyor iseler, iki
kadın da birbirlerini 'Türk ve Müslüman' düzleminde görmeyerek,
o kertede ötekileştiriyorlar... İşin özü, bu!
https://yadi.sk/d/Evyfhm9bpuF4R
Osmanlı münevverinin, Osmanlı entelektüeline dönüşmesi
Tanzimat'la başlar. Tanzimat, Osmanlı münevverinin
Avrupa'nın zihin müktesebatını edinmesiyle birlikte, entelektüele
dönüşmesini mümkün kılar. Tanzimat ise, Avrupa
entelektüel tarihinin Aydınlanma (XVIII. yüzyıl) ve romantizm
üzerinden temellük edilmesidir.
"Aydınlanma nedir?" Bu soruyu, Immanuel Kant soruyor:
Was ist Aufklaerung? Soruya, bu adı taşıyan o çok ünlü risalesinde
de şu yanıtı veriyor: "Aydınlanma, insanın kendi
suçu ile düşmüş olduğu bir ergin-olmayış durumundan
kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır."
Kısaca, Aydınlanma, XVIII. yüzyıl Avrupa düşüncesinde
aklın egemenliğinin onaylanması, insanın kendi aklından
başka bir yolgöstericisinin olmadığının öne sürülmesidir.
'Geleneksel düşün biçimlerinden ve kavramlarından kurtulma'
ya da bunları aşma olgusuna ilişkin olarak Berkes'in
bu önerisindeki döngüselliği belirtmekte yarar var. Prof.
Berkes 'yüksek ölçüde düşünürlerin' ortaya çıkmayışını,
geleneksel fikirlerden ve kavramlardan kurtulamamakla,
bu kurtulamayışı da Osmanlı-Türk toplumunda fikir
(düşün) özgürlüğünün bulunmayışıyla açıklıyor. Oysa, bir
açıklama ancak, yeni yeni açıklamalar yapılmasını gerektirecek
sorulara olanak vermediği ölçüde bütünsel ve eksiksiz
olabilir. Prof. Berkes'in açıklaması Osmanlı-Türk toplumunda
niçin fikir özgürlüğünün bulunmadığı sorusunu,
dolayısıyla da, ikinci bir açıklamayı gerektirdiği için döngüsel
kalıyor.
Açıkça görünmüyor mu: Delacampagne'nin Kızılderili yerlilerle,
İspanyol yabancılar arasında öngördüğü karşıtlık ile
Yael-Navaro Yaşın'ın Ayasofya Müzesi'ne girmek için kuyrukta
bekleyen biri çarşaflı, biri de mini etekli ve başı açık
iki kadın arasında öngördüğü karşıtlık arasında hiçbir fark
yok! Kızılderili yerli ile İspanyol yabancı, birbirlerini 'insan'
düzeyinde görmeyip ne kertede ötekileştiriyor iseler, iki
kadın da birbirlerini 'Türk ve Müslüman' düzleminde görmeyerek,
o kertede ötekileştiriyorlar... İşin özü, bu!
hilmi yavuz
Reviewed by Unknown
on
00:36
Rating:
Hiç yorum yok: