jale parla
jale parla
https://yadi.sk/d/c3dNLDilpxnkq
Özetle Tanzimat yazarlarının şöyle bir normatif öncelikler
sıralamasına bağlı kaldıklarını söyleyebiliriz: Yenileşme
hareketinin temelini Doğu’nun ahlâki ve kültürel boyutlarıyla
Doğu’nun dünya görüşü oluşturmalıdır; bu dünya görüşünün
bekçisi toplum düzeyinde padişah, aile düzeyinde baba,
edebiyat düzeyinde yazardır. Tanzimat gibi, mutlak otoritelerin
zaafa düştüğü süreçlerde, dünya görüşü hâlâ mutlakçı
olmakta devam ediyorsa, yazara babalık görevi düşer. Her
Tanzimat yazarının içinde bir "mürebbi-i efkâr" gizlidir; her
satır "nazende tıfT'ın terakkisi içindir.
19. yüzyılın sonuna dek Osmanlı dünya görüşüne İslâm düşüncesinin
egemen olduğu, yenilerde, Taner Timur’un çalışmasıyla
bir kez daha öne sürüldü. Örneğin imparatorluğun
çöküşüne kadar Osmanlı uleması arasında kabul gören ve
medreselerde okutulan Saadettin Taftazani, aklın sorgulamasını
yadsıyan, felsefeyi dışlayan, varoluşun temel sorularını
kelam ve tefsir ilimlerinin skolastik yanıtlarıyla karşılayan
etkin bir otoriteydi.1 Gene Taner Timur’dan okuduğumuza
göre, Taftazani, eserinin girişinde Kelam ilminin "şüphenin
ve evhamın karanlıklarından uzak" olduğunu belirtir
Şairlik mutlak bir niteliktir; azı, çoğu, gerisi, ilerisi, gelişmişi,
gelişmemişi olamaz. Bu mutlak nitelikle doğmuş kişi,
salt düşgücüyle, mutlak ahlâk kurallarının egemen olduğu
bir dünya yaratarak, gerçek dünyaya bir örnek olarak sunabilir,
Shakespeare’in yapmış olduğu gibi
****
Bergson’un la duree fikriyle modernist roman pratiği arasında
gerçekten de çok sıkı bir bağ vardır.38 Bergson ekolüne
göre, insan aklı (intellect) sürekli değişim içindeki bir
dünyada etkinlik göstermeyi olanaklı kılar. Ama insanın bu
yeteneği ancak kuru akılcılıktan sıyrılıp sezginin ( intuition)
öne çıkarılmasıyla, hatta sezgiye teslim olmakla ortaya çıkar.
Bu fikir modernist romanda gerek kişileştirmede gerekse
zaman kurgulamasında önemli yeniliklere esin kaynağı
olmuştur. Kişileştirmeler artık belirleyici kişilik özelliklerine
göre değil, benliklerin akışkanlık ve değişkenliklerine
göre kurulur. Zaman da modernist romanın vurguladığı yeni
bilince göre temsil edilir.
https://yadi.sk/d/c3dNLDilpxnkq
Özetle Tanzimat yazarlarının şöyle bir normatif öncelikler
sıralamasına bağlı kaldıklarını söyleyebiliriz: Yenileşme
hareketinin temelini Doğu’nun ahlâki ve kültürel boyutlarıyla
Doğu’nun dünya görüşü oluşturmalıdır; bu dünya görüşünün
bekçisi toplum düzeyinde padişah, aile düzeyinde baba,
edebiyat düzeyinde yazardır. Tanzimat gibi, mutlak otoritelerin
zaafa düştüğü süreçlerde, dünya görüşü hâlâ mutlakçı
olmakta devam ediyorsa, yazara babalık görevi düşer. Her
Tanzimat yazarının içinde bir "mürebbi-i efkâr" gizlidir; her
satır "nazende tıfT'ın terakkisi içindir.
19. yüzyılın sonuna dek Osmanlı dünya görüşüne İslâm düşüncesinin
egemen olduğu, yenilerde, Taner Timur’un çalışmasıyla
bir kez daha öne sürüldü. Örneğin imparatorluğun
çöküşüne kadar Osmanlı uleması arasında kabul gören ve
medreselerde okutulan Saadettin Taftazani, aklın sorgulamasını
yadsıyan, felsefeyi dışlayan, varoluşun temel sorularını
kelam ve tefsir ilimlerinin skolastik yanıtlarıyla karşılayan
etkin bir otoriteydi.1 Gene Taner Timur’dan okuduğumuza
göre, Taftazani, eserinin girişinde Kelam ilminin "şüphenin
ve evhamın karanlıklarından uzak" olduğunu belirtir
Şairlik mutlak bir niteliktir; azı, çoğu, gerisi, ilerisi, gelişmişi,
gelişmemişi olamaz. Bu mutlak nitelikle doğmuş kişi,
salt düşgücüyle, mutlak ahlâk kurallarının egemen olduğu
bir dünya yaratarak, gerçek dünyaya bir örnek olarak sunabilir,
Shakespeare’in yapmış olduğu gibi
****
Bergson’un la duree fikriyle modernist roman pratiği arasında
gerçekten de çok sıkı bir bağ vardır.38 Bergson ekolüne
göre, insan aklı (intellect) sürekli değişim içindeki bir
dünyada etkinlik göstermeyi olanaklı kılar. Ama insanın bu
yeteneği ancak kuru akılcılıktan sıyrılıp sezginin ( intuition)
öne çıkarılmasıyla, hatta sezgiye teslim olmakla ortaya çıkar.
Bu fikir modernist romanda gerek kişileştirmede gerekse
zaman kurgulamasında önemli yeniliklere esin kaynağı
olmuştur. Kişileştirmeler artık belirleyici kişilik özelliklerine
göre değil, benliklerin akışkanlık ve değişkenliklerine
göre kurulur. Zaman da modernist romanın vurguladığı yeni
bilince göre temsil edilir.
jale parla
Reviewed by Unknown
on
03:43
Rating:
Hiç yorum yok: