gustave flaubert
gustave flaubert
https://yadi.sk/d/WKJhAxc_pnLL3
Biyografisini okumamışlar için biz bir özet geçelim.
Gustave Flaubert, 1821 yılında, Rouen hastanesinin başcerrahı
bir babayla, yine hekim kızı bir anneden, varlıklı bir ailenin içinde
doğar. Ondan önce iki kardeşi ölmüştür ve kendisi de hayli zayıf
doğan Gustave'ın fazla yaşayacağına ihtimal verilmez. Nitekim,
senelerce, bir parmağı ağzında oturur. Ağabeyi çok parlaktır ve
herkes ona hayrandır, Gustave' sa, Sartre' a göre o zamanlar ailenin
gerizekalı evladıdır, o muameleyi görür. Üç yaşındayken, çok iyi
arkadaşı olacak olan kızkardeşi Caroline doğar, dört yaşındayken
de, ölümüne kadar yanında kalacak olan dadısı Julie gelir: Kendisine
kol kanat gerecek ikinci kadındır Julie. Gustave, cerrah babasının
saygısını kazanamasa da, muhteşem bir ana kuzusu olarak,
kadıniann duygusal dünyasına hükmetmeyi öğrenecektir.
Bir Delinin Anıları'nda, Flaubert'in okuila ilgili hislerine dair
uzun geçişler okuyacaksınız. Bu hisleri, bir noktada dayanılmaz
olmuş olmalı ki, Gustave bir yıl sonra isyan bayrağını çeker ve 1839
yılında, olay çıkardığı için ve itaatsiziikten ötürü, Rouen Lisesi'nden
atılır. 1840' da tek başına olgunluk sınavını verir ve baba zoruyla
olsa gerek, 1841 yılında Paris' de hukuk fakültesine girer. Ama
doğal olarak, Flaubert'in ilgisini daha çok Paris'in renkli hayatı
çeker. Sınıfta kalır. 1844 yılındaysa ilk sara krizini geçirir ve önce
Rouen'a, oradan da aile evinin bulunduğu Croisset'ye çekilir.
Sara hastalığı, Flaubert'in hayatındaki belirleyici etkenlerden
biridir. Her ne kadar biz romanlarının çoğunu belki de bu inzivaya
borçluysak da, hastalık Flaubert için çilelidir: "Her kriz, sinir sisteminin
kanaması gibiydi. Ruhum bedenimden kopuyor gibi oluyordu,
korkunçtu." Alkol ve tütün yasaktır. Kan alma, hap lar, bitki
çay ları . . . Annesi, oğlunu iyileştirmek için her şeyi yapar ve üstündeki
baskısını da git gide artırır. Ömrünün son 8 yılı hariç, annesi
boğucu şekilde ona bakar ve seyahat projelerine varıncaya kadar,
bütün hayatını örgütler.
Bu kitap la ilgili birkaç okuma yapmak mümkün. ' Birincisi, şüphesiz,
Fransız ve dünya edebiyatını, tarzı ve konulara yaklaşımıyla
kökten etkilemiş, önemli bir yazarın ilk gençlik eserini okumak;
sonraki eserlerinin izlerini sürmek, düşünce kalıplarının temellerini
araştırmak ve bildik bir şahsiyetin, gençliğinden ötürü kendini
daha saflıkla ele verdiği satırlardaki insani yönlerini keşfetmek.
İkincisi, daha "arkeolojik" bir çalışma: On yedi yaşındaki Gustave'ın,
19. yüzyılın başındaki, kentsoylu bir ailenin aykırı ancak
yine de sosyal çevresine ait olan dünyasını anlamak. Gustave marjinal,
Gustave tatminsiz, Gustave hayal dünyasında yaşıyor, Gustave
aşık oluyor, Gustave kahramanlık hikayeleri düşlüyor:
Gustave, olmaya çalışıyor.
Elinizde tuttuğunuz eser bir gençlik eseridir (1838, Gustave on
yedi yaşında). Flaubcrt'in olgunluk dönemi eserlerine kıyaslarsak
(Madam Bovary, 1858. Flaubert otuz yedi yaşında) tabii ki daha
toy, oturmamış ve zayıftır. Ancak topluma yaklaşımının korkusuzluğunu
ve yalnızlığı bir ibadet olarak uygulamaya başlamasını burada
görüyoruz: Gustave kişiliğini değiştirmeyi o derece büyük bir
dirençle reddediyor ki, nice badirelerden sonra toplumsal değişimin
memurlarından ve hatta mimarı değilse de, yapı ustalanndan
biri olacak.
https://yadi.sk/d/WKJhAxc_pnLL3
Biyografisini okumamışlar için biz bir özet geçelim.
Gustave Flaubert, 1821 yılında, Rouen hastanesinin başcerrahı
bir babayla, yine hekim kızı bir anneden, varlıklı bir ailenin içinde
doğar. Ondan önce iki kardeşi ölmüştür ve kendisi de hayli zayıf
doğan Gustave'ın fazla yaşayacağına ihtimal verilmez. Nitekim,
senelerce, bir parmağı ağzında oturur. Ağabeyi çok parlaktır ve
herkes ona hayrandır, Gustave' sa, Sartre' a göre o zamanlar ailenin
gerizekalı evladıdır, o muameleyi görür. Üç yaşındayken, çok iyi
arkadaşı olacak olan kızkardeşi Caroline doğar, dört yaşındayken
de, ölümüne kadar yanında kalacak olan dadısı Julie gelir: Kendisine
kol kanat gerecek ikinci kadındır Julie. Gustave, cerrah babasının
saygısını kazanamasa da, muhteşem bir ana kuzusu olarak,
kadıniann duygusal dünyasına hükmetmeyi öğrenecektir.
Bir Delinin Anıları'nda, Flaubert'in okuila ilgili hislerine dair
uzun geçişler okuyacaksınız. Bu hisleri, bir noktada dayanılmaz
olmuş olmalı ki, Gustave bir yıl sonra isyan bayrağını çeker ve 1839
yılında, olay çıkardığı için ve itaatsiziikten ötürü, Rouen Lisesi'nden
atılır. 1840' da tek başına olgunluk sınavını verir ve baba zoruyla
olsa gerek, 1841 yılında Paris' de hukuk fakültesine girer. Ama
doğal olarak, Flaubert'in ilgisini daha çok Paris'in renkli hayatı
çeker. Sınıfta kalır. 1844 yılındaysa ilk sara krizini geçirir ve önce
Rouen'a, oradan da aile evinin bulunduğu Croisset'ye çekilir.
Sara hastalığı, Flaubert'in hayatındaki belirleyici etkenlerden
biridir. Her ne kadar biz romanlarının çoğunu belki de bu inzivaya
borçluysak da, hastalık Flaubert için çilelidir: "Her kriz, sinir sisteminin
kanaması gibiydi. Ruhum bedenimden kopuyor gibi oluyordu,
korkunçtu." Alkol ve tütün yasaktır. Kan alma, hap lar, bitki
çay ları . . . Annesi, oğlunu iyileştirmek için her şeyi yapar ve üstündeki
baskısını da git gide artırır. Ömrünün son 8 yılı hariç, annesi
boğucu şekilde ona bakar ve seyahat projelerine varıncaya kadar,
bütün hayatını örgütler.
Bu kitap la ilgili birkaç okuma yapmak mümkün. ' Birincisi, şüphesiz,
Fransız ve dünya edebiyatını, tarzı ve konulara yaklaşımıyla
kökten etkilemiş, önemli bir yazarın ilk gençlik eserini okumak;
sonraki eserlerinin izlerini sürmek, düşünce kalıplarının temellerini
araştırmak ve bildik bir şahsiyetin, gençliğinden ötürü kendini
daha saflıkla ele verdiği satırlardaki insani yönlerini keşfetmek.
İkincisi, daha "arkeolojik" bir çalışma: On yedi yaşındaki Gustave'ın,
19. yüzyılın başındaki, kentsoylu bir ailenin aykırı ancak
yine de sosyal çevresine ait olan dünyasını anlamak. Gustave marjinal,
Gustave tatminsiz, Gustave hayal dünyasında yaşıyor, Gustave
aşık oluyor, Gustave kahramanlık hikayeleri düşlüyor:
Gustave, olmaya çalışıyor.
Elinizde tuttuğunuz eser bir gençlik eseridir (1838, Gustave on
yedi yaşında). Flaubcrt'in olgunluk dönemi eserlerine kıyaslarsak
(Madam Bovary, 1858. Flaubert otuz yedi yaşında) tabii ki daha
toy, oturmamış ve zayıftır. Ancak topluma yaklaşımının korkusuzluğunu
ve yalnızlığı bir ibadet olarak uygulamaya başlamasını burada
görüyoruz: Gustave kişiliğini değiştirmeyi o derece büyük bir
dirençle reddediyor ki, nice badirelerden sonra toplumsal değişimin
memurlarından ve hatta mimarı değilse de, yapı ustalanndan
biri olacak.
gustave flaubert
Reviewed by Unknown
on
04:54
Rating:
Hiç yorum yok: