Sayfalar
▼
12 Kasım 2017 Pazar
9 Kasım 2017 Perşembe
3 Kasım 2017 Cuma
2 Kasım 2017 Perşembe
13 Ekim 2017 Cuma
ingilizce kelime öğrenimi
ingilizce kelime öğrenimi
Konulara göre tasnif edilmiş binlerce kelimenin görsel olarak anlatıldığı youtube kanalı...
https://www.youtube.com/channel/UC91Wrsi_25Ts3280rX8CLDw
Konulara göre tasnif edilmiş binlerce kelimenin görsel olarak anlatıldığı youtube kanalı...
https://www.youtube.com/channel/UC91Wrsi_25Ts3280rX8CLDw
Apron
Uluslararası ilişkiler Ders Kitapları
Uluslararası ilişkiler Ders Kitapları
güncellenen kitaplar
https://yadi.sk/d/3jQn137jvNmjOw
ingilizce uluslararası ilişkiler aof ders kitapları
https://yadi.sk/d/afmTG1SBA9GgbQ
güncellenen kitaplar
https://yadi.sk/d/3jQn137jvNmjOw
ingilizce uluslararası ilişkiler aof ders kitapları
11 Ekim 2017 Çarşamba
9 Ekim 2017 Pazartesi
6 Ekim 2017 Cuma
2 Ekim 2017 Pazartesi
28 Eylül 2017 Perşembe
26 Eylül 2017 Salı
25 Eylül 2017 Pazartesi
18 Ağustos 2017 Cuma
Orhan Veli Kanık - Bütün Yazıları
Orhan Veli Kanık - Bütün Yazıları
Bu kitapta Orhan Veli'nin bütün düzyazıları, öyküleri, denemeleri, tartışmaları, değinmeleri, notları, konuşmaları bir araya getirilmiştir. Başa öyküler, sona konuşmalar konmuş, aradaki yazılar özellikle şairin düşüncelerinin, ilgilerinin, ilişkilerinin, sanat anlayışının gelişmelerini gösterecek bir anlayışla sıralanmıştır.
Bu kitapta Orhan Veli'nin bütün düzyazıları, öyküleri, denemeleri, tartışmaları, değinmeleri, notları, konuşmaları bir araya getirilmiştir. Başa öyküler, sona konuşmalar konmuş, aradaki yazılar özellikle şairin düşüncelerinin, ilgilerinin, ilişkilerinin, sanat anlayışının gelişmelerini gösterecek bir anlayışla sıralanmıştır.
16 Ağustos 2017 Çarşamba
Burjuva (Modern Ekonomi Dönemine Ait İnsanın Ahlâki ve Entelektüel Tarihine Katkı) - Werner Sombart
Burjuva (Modern Ekonomi Dönemine Ait İnsanın Ahlâki ve Entelektüel Tarihine Katkı) - Werner Sombart
Sombart’ın bu klasik çalışması burjuvazi üzerine kaleme alınmış bir şaheser sayılmalıdır ve tarih sahnesinde burjuvazinin yarattığı büyüyü anlayabilmek için Sombart’ın eserine tekrar tekrar dönmek gerekir.
Burjuvazi… XIV. yüzyıl Floransa doğumlu... “La sollicitudine e cura delle cose, cioe la masserizia”... (İyi bir ev sahibi ekonomik yaşantısını akla uygun bir hale getirir)... Toplumu ataletten kurtaracak yeni bir güç ortaya çıkıyor. Dünyayı bir ‘tasarım’ olarak görüp onu kendi idealleri için yeniden var eden, daima projeler üreten, dinamik ve maceraperest bir sınıf… Geçmişte hiçbir ‘dönüşüm’ ideali burjuvazinin yarattığı bu doğal ve taze güce erişemiyor.
Kime gerçek bir ‘burjuva’ denir? Nasıl bir tiptir burjuva? Hangi karakter özelliklerini sergiler? Her şeyden önce doğuştan bir burjuvanın salt para kazanma ve servet edinme tutkusuyla yola koyulmadığı çok açıktır. Düzen ve disiplin, yaratıcılık ruhu, alışkanlık ve deneyimlerin zenginliği, ruh ve zekâ arasında sağlanan mükemmel denge burjuva erdemleri arasında sayılıyor. O, ibadet eder gibi huşu ile çalışıyor. Zamanı idare eden sihirli gücü yakalıyor. Modern devirlerin rasyonalitesine gelmeden önce, gündelik hayatın bu sınıf sayesinde nasıl yavaş yavaş değiştiğini, ölçü, zaman, hız, hesap vb. unsurların başlangıçtaki bu değişimini adım adım izlemek gerek.
Kitap boyunca yazar birçok tezin yanında o ünlü tezini ayrıntılarıyla işlemektedir: Tinsel ve ruhsal öğelerin ekonomik yaşama olan etkisi... Sombart’ta burjuvazi bir ‘Zihniyet’ olarak vardır ve modern dünyanın derin kökleri bu Zihniyet’e kadar uzanmaktadır.
Sombart, yapıtını şu ironiyle takdim etmektedir: “Zeki bir adam bir gün iyi bir kitabın tek bir tümceyle özetlenebileceğini söylemişti. Eğer bu doğruysa benim kitabım iyi kitaplar kategorisine sokulamaz, tek tümcede ısrar edildiği takdirde şöyle bir şey söylememizde umarım bir sakınca yoktur: Kapitalist zihniyet sorununun doğası ve kökenleri olağanüstü bir şekilde karışık olup, bugüne kadar sanılandan ve sandığımdan çok daha karmaşık bir şeydir.”
Sombart’ın bu klasik çalışması burjuvazi üzerine kaleme alınmış bir şaheser sayılmalıdır ve tarih sahnesinde burjuvazinin yarattığı büyüyü anlayabilmek için Sombart’ın eserine tekrar tekrar dönmek gerekir.
Burjuvazi… XIV. yüzyıl Floransa doğumlu... “La sollicitudine e cura delle cose, cioe la masserizia”... (İyi bir ev sahibi ekonomik yaşantısını akla uygun bir hale getirir)... Toplumu ataletten kurtaracak yeni bir güç ortaya çıkıyor. Dünyayı bir ‘tasarım’ olarak görüp onu kendi idealleri için yeniden var eden, daima projeler üreten, dinamik ve maceraperest bir sınıf… Geçmişte hiçbir ‘dönüşüm’ ideali burjuvazinin yarattığı bu doğal ve taze güce erişemiyor.
Kime gerçek bir ‘burjuva’ denir? Nasıl bir tiptir burjuva? Hangi karakter özelliklerini sergiler? Her şeyden önce doğuştan bir burjuvanın salt para kazanma ve servet edinme tutkusuyla yola koyulmadığı çok açıktır. Düzen ve disiplin, yaratıcılık ruhu, alışkanlık ve deneyimlerin zenginliği, ruh ve zekâ arasında sağlanan mükemmel denge burjuva erdemleri arasında sayılıyor. O, ibadet eder gibi huşu ile çalışıyor. Zamanı idare eden sihirli gücü yakalıyor. Modern devirlerin rasyonalitesine gelmeden önce, gündelik hayatın bu sınıf sayesinde nasıl yavaş yavaş değiştiğini, ölçü, zaman, hız, hesap vb. unsurların başlangıçtaki bu değişimini adım adım izlemek gerek.
Kitap boyunca yazar birçok tezin yanında o ünlü tezini ayrıntılarıyla işlemektedir: Tinsel ve ruhsal öğelerin ekonomik yaşama olan etkisi... Sombart’ta burjuvazi bir ‘Zihniyet’ olarak vardır ve modern dünyanın derin kökleri bu Zihniyet’e kadar uzanmaktadır.
Sombart, yapıtını şu ironiyle takdim etmektedir: “Zeki bir adam bir gün iyi bir kitabın tek bir tümceyle özetlenebileceğini söylemişti. Eğer bu doğruysa benim kitabım iyi kitaplar kategorisine sokulamaz, tek tümcede ısrar edildiği takdirde şöyle bir şey söylememizde umarım bir sakınca yoktur: Kapitalist zihniyet sorununun doğası ve kökenleri olağanüstü bir şekilde karışık olup, bugüne kadar sanılandan ve sandığımdan çok daha karmaşık bir şeydir.”
Dönüşümler (Metamorphoses) - Publius Ovidius Naso
Dönüşümler (Metamorphoses) - Publius Ovidius Naso
On beş kitaplık uzun bir şiir olan Dönüşümler, Ovidius'un günümüze ulaşmış öteki yapıtlarından farklı olarak altılı ölçüleriyle yazılmıştır ve dönüşüm temasıyla birbirine bağlayan mitolojik ve efsanevi öykülerden oluşur. Öyküler, yaratılıştan (kaostan düzene doğru ilk dönüşüm) Julius Caesar'ın ölümü ve tanrılaştırılmasının (iç savaştan Augustus döneminde barışın sağlanmasına yani kaostan düzene geçişi içeren son dönüşüm) değin tarih sırası içinde anlatılır.
On beş kitaplık uzun bir şiir olan Dönüşümler, Ovidius'un günümüze ulaşmış öteki yapıtlarından farklı olarak altılı ölçüleriyle yazılmıştır ve dönüşüm temasıyla birbirine bağlayan mitolojik ve efsanevi öykülerden oluşur. Öyküler, yaratılıştan (kaostan düzene doğru ilk dönüşüm) Julius Caesar'ın ölümü ve tanrılaştırılmasının (iç savaştan Augustus döneminde barışın sağlanmasına yani kaostan düzene geçişi içeren son dönüşüm) değin tarih sırası içinde anlatılır.
14 Ağustos 2017 Pazartesi
Zaman Hızla Yaşlanıyor - Antonio Tabucchi
Zaman Hızla Yaşlanıyor - Antonio Tabucchi
Çağdaş Avrupa edebiyatının en gözde yazarlarından Tabucchi, kitaplarında günümüzün yakıcı sorunlarını ustalıkla irdeliyor.
Kurulduğu günden bu yana öyküye özel bir yer veren Can Yayınları, 30. yıldönümünü öykü ustalarının birbirinden güzel kitaplarıyla karşılıyor. Márquez’den Thomas Mann’a, Munro’dan Tanizaki’ye dünya edebiyatının önde gelen öykü ustalarının kitaplarının yer alacağı bu özel dizimizin ilk kitabı, İtalyan yazar Antonio Tabucchi’nin Zaman Hızla Yaşlanıyor’u.
Kitapta yer alan dokuz öykü, yüzyıl dönümünde Avrupa’da geçiyor. Öykülerin kahramanları, geçmişin hayaletleriyle boğuşan savaş kurbanları, siyasi dönekler, hâlâ Doğu Bloku özlemi çekenler. Kitap boyunca zamanın izini süren Tabucchi, kâh bilgece kâh hüzünlü bir dille kaleme aldığı satırlarla, zamanın nasıl hızla akıp geçtiğini gözler önüne seriyor, dönemin tarihçesini melankolik bir ironiyle yansıtıyor. Birbirinden bağımsız gibi görünen bu öykülerin aslında ortak bir noktası var: tüyler ürpertici geçmişimiz ile kırık dökük günümüz arasındaki paralellik.
Çağdaş Avrupa edebiyatının en gözde yazarlarından Tabucchi, kitaplarında günümüzün yakıcı sorunlarını ustalıkla irdeliyor.
Kurulduğu günden bu yana öyküye özel bir yer veren Can Yayınları, 30. yıldönümünü öykü ustalarının birbirinden güzel kitaplarıyla karşılıyor. Márquez’den Thomas Mann’a, Munro’dan Tanizaki’ye dünya edebiyatının önde gelen öykü ustalarının kitaplarının yer alacağı bu özel dizimizin ilk kitabı, İtalyan yazar Antonio Tabucchi’nin Zaman Hızla Yaşlanıyor’u.
Kitapta yer alan dokuz öykü, yüzyıl dönümünde Avrupa’da geçiyor. Öykülerin kahramanları, geçmişin hayaletleriyle boğuşan savaş kurbanları, siyasi dönekler, hâlâ Doğu Bloku özlemi çekenler. Kitap boyunca zamanın izini süren Tabucchi, kâh bilgece kâh hüzünlü bir dille kaleme aldığı satırlarla, zamanın nasıl hızla akıp geçtiğini gözler önüne seriyor, dönemin tarihçesini melankolik bir ironiyle yansıtıyor. Birbirinden bağımsız gibi görünen bu öykülerin aslında ortak bir noktası var: tüyler ürpertici geçmişimiz ile kırık dökük günümüz arasındaki paralellik.
Yeni Müzik (1900-1960) - Aaron Copland
Yeni Müzik (1900-1960) - Aaron Copland
Bu kitap, Türkçede hakkında çok az metin yayımlanmış olan 20. yüzyıl müziğinin kapsamlı bir incelemesini içeriyor. Yeni Müzik olarak adlandırılan bu türün Avrupa’da yavaş yavaş ortaya çıkışını takip ediyor; Amerika kıtasındaki yansımasını ele alıyor ve yeni eğilimlerin bazı örneklerini ve 1950 sonrası besteci kuşağının kafa yorduğu konuları inceliyor.
Kitapta caz müziğinin yeni müzikle ilişkisine de önemli bir yer ayrılmış. Caz müziği üzerine yapılan tartışma, cazın ayırt edici özellikleri ve çağdaş müzikle karşılıklı etkileşimiyle bu müziği çağdaş müzik tarihi içine yerleştirmesi, şimdiye kadar dilimizde yayınlanan değerlendirmelere göre daha kapsamlı.
Bu kitap, Türkçede hakkında çok az metin yayımlanmış olan 20. yüzyıl müziğinin kapsamlı bir incelemesini içeriyor. Yeni Müzik olarak adlandırılan bu türün Avrupa’da yavaş yavaş ortaya çıkışını takip ediyor; Amerika kıtasındaki yansımasını ele alıyor ve yeni eğilimlerin bazı örneklerini ve 1950 sonrası besteci kuşağının kafa yorduğu konuları inceliyor.
Kitapta caz müziğinin yeni müzikle ilişkisine de önemli bir yer ayrılmış. Caz müziği üzerine yapılan tartışma, cazın ayırt edici özellikleri ve çağdaş müzikle karşılıklı etkileşimiyle bu müziği çağdaş müzik tarihi içine yerleştirmesi, şimdiye kadar dilimizde yayınlanan değerlendirmelere göre daha kapsamlı.
Kadın Düşmanı Sözlük - Agnes Michaux
Kadın Düşmanı Sözlük - Agnes Michaux
Ne midir, Kadın Düşmanı Sözlük? "Aşk"tan "zina"ya, "bacaklar"dan "vajina"ya, "evde kalmış kadın"dan "turşu"ya kadar uzanan geniş bir yelpazede, kadınlarla ilgili çeşitli kavramların eğlenceli ama yer yer de sinir bozucu, hatta isyan ettirici tanımlarını içeren bir sözlük... Gülünç önyargıları yansıtan bu özlü sözlerin, ince kelime oyunlarının yazarları mı? Kimler yok ki aralarında: Euripides, Voltaire, Sartre, Freud, Proudhon ya da Nietzsche gibi kalburüstü düşünürler; Baudelaire, Hugo, Proust, Goethe ya da Faulkner gibi ünlü yazarlar; Napoléon, Woody Allen, Aziz Paulus ya da Ayetullah Muntazeri gibi beklenmedik isimler; hatta kadınlar; Marie Antoinette, Madonna ya da Kraliçe Victoria gibi...
Bu sözlükte derlenen kadın düşmanı zırvaları yumurtlayanlar cahil, ilkel, kaba, maço, sıradan erkekler değil de, tarihte iz bırakmış, hatta hepimizi büyüleyen önemli edebî yapıtlar vermiş, başka haklı davaların savunuculuğunu yapmış, üst düzey eğitimli, akıllı, kıvrak zekâlı insanlar olduğunda, sadece gülüp geçmek kolay değil elbette.
Agnès Michaux'nun derlediği Kadın Düşmanı Sözlük, birçoğumuzun ezberini bozarak kadın düşmanlığı konusuna daha farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak trajikomik bir araç..
Ne midir, Kadın Düşmanı Sözlük? "Aşk"tan "zina"ya, "bacaklar"dan "vajina"ya, "evde kalmış kadın"dan "turşu"ya kadar uzanan geniş bir yelpazede, kadınlarla ilgili çeşitli kavramların eğlenceli ama yer yer de sinir bozucu, hatta isyan ettirici tanımlarını içeren bir sözlük... Gülünç önyargıları yansıtan bu özlü sözlerin, ince kelime oyunlarının yazarları mı? Kimler yok ki aralarında: Euripides, Voltaire, Sartre, Freud, Proudhon ya da Nietzsche gibi kalburüstü düşünürler; Baudelaire, Hugo, Proust, Goethe ya da Faulkner gibi ünlü yazarlar; Napoléon, Woody Allen, Aziz Paulus ya da Ayetullah Muntazeri gibi beklenmedik isimler; hatta kadınlar; Marie Antoinette, Madonna ya da Kraliçe Victoria gibi...
Bu sözlükte derlenen kadın düşmanı zırvaları yumurtlayanlar cahil, ilkel, kaba, maço, sıradan erkekler değil de, tarihte iz bırakmış, hatta hepimizi büyüleyen önemli edebî yapıtlar vermiş, başka haklı davaların savunuculuğunu yapmış, üst düzey eğitimli, akıllı, kıvrak zekâlı insanlar olduğunda, sadece gülüp geçmek kolay değil elbette.
Agnès Michaux'nun derlediği Kadın Düşmanı Sözlük, birçoğumuzun ezberini bozarak kadın düşmanlığı konusuna daha farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak trajikomik bir araç..
Arap Dünyasında Müzik - A. J. Racy
Arap Dünyasında Müzik - A. J. Racy
California Üniversitesi’nde etnomüzikoloji profesörü olan A. J. Racy, Arap Dünyasında Müzik; Tarab Kültürü ve Sanatı adlı kitabında Yakındoğu Arap müziğini müzik-duygu ilişkisi temelinde ele alıyor ve verilerini bir icracı, bir besteci ve kültürlerarası müzik-duygu ilişkisine ilgi duyan bir etnomüzikolog olarak yorumluyor. Edward Said’in “Şark” kavramının kendisinin bile Batılıların “egzotik” ya da kendi kültürlerinin tam karşıtı addettikleri şeyi kapsayan bir Avrupa icadı olduğu şeklindeki sözlerini aktaran yazar, hem Yakındoğu Arap kent müziğine, hem bu müzik etrafında kurulu kültüre, hem de bu müziğin insanlara hissettirdiği duyguya verilen isim olan “tarab”ı tüm bu yönleriyle, ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Arap dünyasının müzik anlayışını ve yoğun duygular uyandırabilen Doğu müziğini, Batılı okura hissettirebilmeyi hedefliyor. “Doğu-Batı kıyaslaması”na yönelik olarak kullanılan “üstün” ve kültürel açıdan ileri” gibi nitelemeleri bir yana bırakarak, Arap dünyasının tarab müziğini bir esrik duygular yaratma sanatı olarak inceliyor.
Kitabın sayfalarını çevirdikçe, incelenen müziğe, kültüre ve müzik-duygu ilişkisine aslında ne kadar aşina olduğumuzu ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan köklü kültür mirasının bizi ne çok noktada birbirimize bağladığını hatırlıyoruz. Tarab müziğinin Türk sanat müziği ve tasavvuf müziğiyle yakın bağlantısı gözler önüne seriliyor. Yazarın rehberliğinde saray icralarına, tasavvuf törenlerine ve evlerdeki tarab celselerine buyur ediliyoruz. Müziği içimizde yaşamayı yeniden öğreniyoruz.
Racy’nin arşivlerden çıkardığı belgeler, sunduğu anekdotlar, müzisyenlerle yaptığı söyleşiler sayesinde bizi XIX. ve XX. yüzyıl tarab müziğiyle buluşturan kitap, tarab müziği eğitiminden, kadınların tarab kültürü içindeki yerine; makamlardan, şarkı sözlerine; türlü icra bağlamlarından, haşiş ve alkolün tarab kültüründeki yerine kadar pek çok konuyu tarihsel gelişimi içinde inceliyor. Bunu yaparken de duygu bileşeninin tüm bu alanlardaki yerini, daha doğrusu merkeziyetini gözler önüne seriyor.
Yazarın Türkçe basım için kaleme aldığı bir önsözün de bulunduğu kitap, hem müzik ya da Arap kültürüne ilgi duyanlar, hem de “Doğu’nun kültürel kökleri”ne doğru müzikal bir yolculuğa çıkmak isteyenler için özgün bir kaynak olma niteliği taşıyor.
California Üniversitesi’nde etnomüzikoloji profesörü olan A. J. Racy, Arap Dünyasında Müzik; Tarab Kültürü ve Sanatı adlı kitabında Yakındoğu Arap müziğini müzik-duygu ilişkisi temelinde ele alıyor ve verilerini bir icracı, bir besteci ve kültürlerarası müzik-duygu ilişkisine ilgi duyan bir etnomüzikolog olarak yorumluyor. Edward Said’in “Şark” kavramının kendisinin bile Batılıların “egzotik” ya da kendi kültürlerinin tam karşıtı addettikleri şeyi kapsayan bir Avrupa icadı olduğu şeklindeki sözlerini aktaran yazar, hem Yakındoğu Arap kent müziğine, hem bu müzik etrafında kurulu kültüre, hem de bu müziğin insanlara hissettirdiği duyguya verilen isim olan “tarab”ı tüm bu yönleriyle, ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Arap dünyasının müzik anlayışını ve yoğun duygular uyandırabilen Doğu müziğini, Batılı okura hissettirebilmeyi hedefliyor. “Doğu-Batı kıyaslaması”na yönelik olarak kullanılan “üstün” ve kültürel açıdan ileri” gibi nitelemeleri bir yana bırakarak, Arap dünyasının tarab müziğini bir esrik duygular yaratma sanatı olarak inceliyor.
Kitabın sayfalarını çevirdikçe, incelenen müziğe, kültüre ve müzik-duygu ilişkisine aslında ne kadar aşina olduğumuzu ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan köklü kültür mirasının bizi ne çok noktada birbirimize bağladığını hatırlıyoruz. Tarab müziğinin Türk sanat müziği ve tasavvuf müziğiyle yakın bağlantısı gözler önüne seriliyor. Yazarın rehberliğinde saray icralarına, tasavvuf törenlerine ve evlerdeki tarab celselerine buyur ediliyoruz. Müziği içimizde yaşamayı yeniden öğreniyoruz.
Racy’nin arşivlerden çıkardığı belgeler, sunduğu anekdotlar, müzisyenlerle yaptığı söyleşiler sayesinde bizi XIX. ve XX. yüzyıl tarab müziğiyle buluşturan kitap, tarab müziği eğitiminden, kadınların tarab kültürü içindeki yerine; makamlardan, şarkı sözlerine; türlü icra bağlamlarından, haşiş ve alkolün tarab kültüründeki yerine kadar pek çok konuyu tarihsel gelişimi içinde inceliyor. Bunu yaparken de duygu bileşeninin tüm bu alanlardaki yerini, daha doğrusu merkeziyetini gözler önüne seriyor.
Yazarın Türkçe basım için kaleme aldığı bir önsözün de bulunduğu kitap, hem müzik ya da Arap kültürüne ilgi duyanlar, hem de “Doğu’nun kültürel kökleri”ne doğru müzikal bir yolculuğa çıkmak isteyenler için özgün bir kaynak olma niteliği taşıyor.
Erwin Schrödinger - Yaşam Nedir
Erwin Schrödinger - Yaşam Nedir
Nobel ile taçlandırılmış Erwin Schrödinger'in Yaşam Nedir?'i yirminci yüzyılın büyük bilim klasiklerinden biridir. Seçkin bir fizikçinin biyolojinin yüreğinde yatan sorunu açıklaması, meslekten olmayanlar için yazılmıştı, ama moleküler biyolojinin doğumunu ve arkasından DNA'nın yapısının keşfini kışkırtan dürtülerden birini sağladı. Filozof Karl Popper onu 'güzel ve önemli kitap' olarak selamladı. O burada, onun, filozofları ilk çağlardan beri uğraştıran ve kafaları karıştıran bir ilişkiyi araştırdığı Akıl ve Madde makalesiyle birlikte veriliyor. Bu kitap birçok yüzlü bir mücevher... İnsan onu birkaç saatte okuyabilir; bir ömür boyu unutamaz.' (Scientific American)
Nobel ile taçlandırılmış Erwin Schrödinger'in Yaşam Nedir?'i yirminci yüzyılın büyük bilim klasiklerinden biridir. Seçkin bir fizikçinin biyolojinin yüreğinde yatan sorunu açıklaması, meslekten olmayanlar için yazılmıştı, ama moleküler biyolojinin doğumunu ve arkasından DNA'nın yapısının keşfini kışkırtan dürtülerden birini sağladı. Filozof Karl Popper onu 'güzel ve önemli kitap' olarak selamladı. O burada, onun, filozofları ilk çağlardan beri uğraştıran ve kafaları karıştıran bir ilişkiyi araştırdığı Akıl ve Madde makalesiyle birlikte veriliyor. Bu kitap birçok yüzlü bir mücevher... İnsan onu birkaç saatte okuyabilir; bir ömür boyu unutamaz.' (Scientific American)
Sadi Bayram - Mimarbaşı Sinan Yaşadığı Çağ ve Eserleri
Sadi Bayram - Mimarbaşı Sinan Yaşadığı Çağ ve Eserleri
cilt 1
cilt 2
10 Ağustos 2017 Perşembe
Alfred Posamentier - Matematik Büyücüsü
Alfred Posamentier - Matematik Büyücüsü
Elinizdeki kitap, yazarın, New York Times'ta matematiğin güzelliğini ve
büyüleyiciliğini anlatmak adına yayınladığı bir makeleye gelen olağanüstü
güzellikteki tepkilerden ilham alınarak ortaya çıktı. 'Matematiğin güzelliği
ya da büyüleyiciliği mi olur?' diyenlerden ya da 'Matematiğin güzelliğini
ve büyüleyiciliğini anlatmak mümkün mü?' diyenlerden olabilirsiniz.
İkisini de demiyorsanız, bu kitabı okuduktan sonra safınızı daha kolay
belirleyebilirsiniz!
Matematik söz konusu olduğunda hepimiz kolaylıkla, 'Haa matematik mi,
çok başarısızdım! ' demekten imtina etmeyiz. Peki, bu cümlemizin
matematikte başarısızlığından yakındığımız çocuğumuzu ciddi anlamda
etkilediğinin farkında mıyız? Yani bir önyargı olduğundan ve matematik
dışında bir konuda bu kadar kolay "başarısızım" diyemediğimizden söz
ediyoruz ...
Matematik profesörü olan Posamentier, matematiği, hem öğrencilere hem
de öğretmenlere canlı kılmak için ömürünü harcamış biri. Ve bu çalışması
da, olağanüstü başarılarını kendi hayatımıza eklemek için bir şans!
Okul hayatı boyunca matematikten sıkılanlar ve onun büyüleyiciliğinin
farkında olanlar için yazılmış; sadece bizi büyülemesi için kitaplığımıza
koyacağımız bir çalışma ...
Elinizdeki kitap, yazarın, New York Times'ta matematiğin güzelliğini ve
büyüleyiciliğini anlatmak adına yayınladığı bir makeleye gelen olağanüstü
güzellikteki tepkilerden ilham alınarak ortaya çıktı. 'Matematiğin güzelliği
ya da büyüleyiciliği mi olur?' diyenlerden ya da 'Matematiğin güzelliğini
ve büyüleyiciliğini anlatmak mümkün mü?' diyenlerden olabilirsiniz.
İkisini de demiyorsanız, bu kitabı okuduktan sonra safınızı daha kolay
belirleyebilirsiniz!
Matematik söz konusu olduğunda hepimiz kolaylıkla, 'Haa matematik mi,
çok başarısızdım! ' demekten imtina etmeyiz. Peki, bu cümlemizin
matematikte başarısızlığından yakındığımız çocuğumuzu ciddi anlamda
etkilediğinin farkında mıyız? Yani bir önyargı olduğundan ve matematik
dışında bir konuda bu kadar kolay "başarısızım" diyemediğimizden söz
ediyoruz ...
Matematik profesörü olan Posamentier, matematiği, hem öğrencilere hem
de öğretmenlere canlı kılmak için ömürünü harcamış biri. Ve bu çalışması
da, olağanüstü başarılarını kendi hayatımıza eklemek için bir şans!
Okul hayatı boyunca matematikten sıkılanlar ve onun büyüleyiciliğinin
farkında olanlar için yazılmış; sadece bizi büyülemesi için kitaplığımıza
koyacağımız bir çalışma ...
9 Ağustos 2017 Çarşamba
Çatışanan Kültürler (Keşifler Çağında Hiristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler) - Bernard Lewis
Çatışanan Kültürler (Keşifler Çağında Hiristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler) - Bernard Lewis
Bernard Lewıs tarihçilerin, özellikle de İslam tarihçilerinin "duayen"lerinden biridir. Bu ünlü yazar bu kez üç kültürün, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi kültürlerinin, tarihin belli bir anında çatışmasını ele alıyor. 1492. İber Yarımadası'ndaki İslam egemenliğinin sona erdiği, Yahudilerin bu topraklardan çıkarıldığı ve Amerika'nın keşfedildiği yıldı. Yazar bu üç sürecin birbiriyle ilişkisini, etkileşimlerini ve sonuçlarını tarihsel bir çerçevede inceliyor. Avrupa'yı merkez alan tarih anlayışını eleştirirken bu kıtanın dünya uygarlığına yaptığı katkıları da görmezden gelmiyor; dogmatizmden uzak, çözümlemeci bilimsel anlayışı ve etkileyici üslubuyla bize bir dönemin çarpıcı bir tablosunu çiziyor.
Bernard Lewıs tarihçilerin, özellikle de İslam tarihçilerinin "duayen"lerinden biridir. Bu ünlü yazar bu kez üç kültürün, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi kültürlerinin, tarihin belli bir anında çatışmasını ele alıyor. 1492. İber Yarımadası'ndaki İslam egemenliğinin sona erdiği, Yahudilerin bu topraklardan çıkarıldığı ve Amerika'nın keşfedildiği yıldı. Yazar bu üç sürecin birbiriyle ilişkisini, etkileşimlerini ve sonuçlarını tarihsel bir çerçevede inceliyor. Avrupa'yı merkez alan tarih anlayışını eleştirirken bu kıtanın dünya uygarlığına yaptığı katkıları da görmezden gelmiyor; dogmatizmden uzak, çözümlemeci bilimsel anlayışı ve etkileyici üslubuyla bize bir dönemin çarpıcı bir tablosunu çiziyor.
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti - Hagop Baronyan
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti - Hagop Baronyan
Hicvi ve dolayısıyla mizahı; toplumsal yozlaşmayı, kurumların bozulmasını, insanlar arasındaki bitmek bilmeyen çekişmeyi ve adaletsizliği anlatmak için bir silah olarak gayet iyi kullanan Hagop Baronyan, yaşadığı dönemde sansür baskısına uğramış ve elinden geldiğince buna direnebilmiştir.
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti'de XIX. yüzyılın ikinci yarısının İstanbul'unda 34 mahallenin toplum yaşantısı, mahalle hayatı oldukça kuvvetli bir mizahi dille anlatılıyor. Ermeni ileri gelenlerinin Ermeni toplumunun sorunlarına ilgisizliği, zengin fakir ayrımının yarattığı çelişkiler, kadın erkek ilişkileri, kilisenin mahalle hayatı üzerindeki hegemonyası, ince ve keskin gözlemlerle aktarılıyor.
Baronyan, rengini, "siluetini" ve hatta halklarını büyük ölçüde kaybetmiş bir şehrin mazisine başka bir gözle bakmamızı sağlıyor.
Hicvi ve dolayısıyla mizahı; toplumsal yozlaşmayı, kurumların bozulmasını, insanlar arasındaki bitmek bilmeyen çekişmeyi ve adaletsizliği anlatmak için bir silah olarak gayet iyi kullanan Hagop Baronyan, yaşadığı dönemde sansür baskısına uğramış ve elinden geldiğince buna direnebilmiştir.
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti'de XIX. yüzyılın ikinci yarısının İstanbul'unda 34 mahallenin toplum yaşantısı, mahalle hayatı oldukça kuvvetli bir mizahi dille anlatılıyor. Ermeni ileri gelenlerinin Ermeni toplumunun sorunlarına ilgisizliği, zengin fakir ayrımının yarattığı çelişkiler, kadın erkek ilişkileri, kilisenin mahalle hayatı üzerindeki hegemonyası, ince ve keskin gözlemlerle aktarılıyor.
Baronyan, rengini, "siluetini" ve hatta halklarını büyük ölçüde kaybetmiş bir şehrin mazisine başka bir gözle bakmamızı sağlıyor.
8 Ağustos 2017 Salı
Richard Carlson İstiyorsanız Ufak Şeyleri Dert Etmeyin
Richard Carlson
İstiyorsanız Ufak Şeyleri Dert Etmeyin
New York Times Bestseller Listesinde 100 haftayı aşkın bir süre boyunca yerini koruyan kitap, 135 ülkede ve 35 dilde yayınlandı.
USA Today'de 2 yıl ardarda en çok satan kitap oldu.
"Pek çok insan yaşam enerjilerinin büyük miktarda "ufak şeyleri dert ederek" harcadıkları için, yaşamın güzelliğini ve büyüsünü tümüyle ıskalamaktadırlar. Çabalarınızı bu hedefe doğru yönelttiğiniz takdirde daha sevecen ve ılımlı olabilmek için kendinizde çok daha fazla enerji bulacaksınız."
İstiyorsanız Ufak Şeyleri Dert Etmeyin
New York Times Bestseller Listesinde 100 haftayı aşkın bir süre boyunca yerini koruyan kitap, 135 ülkede ve 35 dilde yayınlandı.
USA Today'de 2 yıl ardarda en çok satan kitap oldu.
"Pek çok insan yaşam enerjilerinin büyük miktarda "ufak şeyleri dert ederek" harcadıkları için, yaşamın güzelliğini ve büyüsünü tümüyle ıskalamaktadırlar. Çabalarınızı bu hedefe doğru yönelttiğiniz takdirde daha sevecen ve ılımlı olabilmek için kendinizde çok daha fazla enerji bulacaksınız."
Antoine de Saint-Exupéry / Küçük Prens
Antoine de Saint-Exupéry / Küçük Prens
Yetişkinler hiçbir zaman kendi başlarına bir şeyleri anlayamıyorlardı ve sürekli her şeyi onlara açıklamak çocuklar için çok yorucuydu." Sahra Çölü'ne, uçağı ile zorunlu iniş yapan bir pilot, orada altın renkli saçları olan minik bir adamla tanışır. Bu minik adam Küçük Prens'tir. Küçük Prens hayata, doğaya ve insanlığa bakışını anlatır yeni arkadaşına. Antoine De Saint - Exupery'nin bir otel odasında kaleme aldığı, çizimlerini de kendi yaptığı bir hikayedir Küçük Prens. Çizimleri ve anlatımıyla çocuk kitabı gibi kurgulansa da yazarın insanlığa yaptığı eleştirileri içerir. Yani Küçük Prens, çocuklara da büyüklere de hitap eden bir masaldır aslında
Yetişkinler hiçbir zaman kendi başlarına bir şeyleri anlayamıyorlardı ve sürekli her şeyi onlara açıklamak çocuklar için çok yorucuydu." Sahra Çölü'ne, uçağı ile zorunlu iniş yapan bir pilot, orada altın renkli saçları olan minik bir adamla tanışır. Bu minik adam Küçük Prens'tir. Küçük Prens hayata, doğaya ve insanlığa bakışını anlatır yeni arkadaşına. Antoine De Saint - Exupery'nin bir otel odasında kaleme aldığı, çizimlerini de kendi yaptığı bir hikayedir Küçük Prens. Çizimleri ve anlatımıyla çocuk kitabı gibi kurgulansa da yazarın insanlığa yaptığı eleştirileri içerir. Yani Küçük Prens, çocuklara da büyüklere de hitap eden bir masaldır aslında
Yaşam Başka Yerde - Milan Kundera
Yaşam Başka Yerde - Milan Kundera
Romanlarıyla 20. yüzyıl Avrupa'sının düşünsel ve siyasi belleğine büyük katkılarda bulunan Milan Kundera, Yaşam Başka Yerde'yi, Çekoslovakya'nın Rusya tarafından işgal edildiği sıralarda yazmış ve 1969 yılında yayımlamıştı. Savaşlar, darbeler ve siyasi gelişmeler romanlarının arka planında hep olsa da, Kundera karakterlerini çoğunlukla sanat çevrelerinden seçmiş, böylece güncel olaylarla entelektüeller arasındaki ilişkileri tartışmaya açmıştır. Kundera'nın, "Benim için Avrupa devrimi ya da buna benzer bir şeyin romanı" dediği Yaşam Başka Yerde, kişisel deneyimlere ve aydın çevreleri içindeki gözlemlere dayanır: Resme ve şiire olan yeteneği daha çocukken keşfedilen Jaromil, cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve kendi bedeninden nefret eden annesini, "başsız kadın bedenleri"yle resmetmekte, "yaşam mı yazı mı" gerilimi içinde büyümektedir.
Herkesin kendisine baktığını bildiğinden, acımasızca yüzünün bilincine vardı ve neredeyse dehşetle, yüzünde taşıdığının annesinin gülümseyişi olduğunu hissetti.Bu nazik, acı gülümseyişi kesinlikle tanıyordu, onu dudaklarında hissediyordu ve ondan kurtulma çaresi yoktu.
Romanlarıyla 20. yüzyıl Avrupa'sının düşünsel ve siyasi belleğine büyük katkılarda bulunan Milan Kundera, Yaşam Başka Yerde'yi, Çekoslovakya'nın Rusya tarafından işgal edildiği sıralarda yazmış ve 1969 yılında yayımlamıştı. Savaşlar, darbeler ve siyasi gelişmeler romanlarının arka planında hep olsa da, Kundera karakterlerini çoğunlukla sanat çevrelerinden seçmiş, böylece güncel olaylarla entelektüeller arasındaki ilişkileri tartışmaya açmıştır. Kundera'nın, "Benim için Avrupa devrimi ya da buna benzer bir şeyin romanı" dediği Yaşam Başka Yerde, kişisel deneyimlere ve aydın çevreleri içindeki gözlemlere dayanır: Resme ve şiire olan yeteneği daha çocukken keşfedilen Jaromil, cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve kendi bedeninden nefret eden annesini, "başsız kadın bedenleri"yle resmetmekte, "yaşam mı yazı mı" gerilimi içinde büyümektedir.
Herkesin kendisine baktığını bildiğinden, acımasızca yüzünün bilincine vardı ve neredeyse dehşetle, yüzünde taşıdığının annesinin gülümseyişi olduğunu hissetti.Bu nazik, acı gülümseyişi kesinlikle tanıyordu, onu dudaklarında hissediyordu ve ondan kurtulma çaresi yoktu.
Süheyl Ünver - İbn Sina'nın Hayatı ve Eserleri
Süheyl Ünver - İbn Sina'nın Hayatı ve Eserleri
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver - İbn Sina'nın Hayatı ve Eserleri Hakkında Çalışmalar. (İstanbul, 1955)
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver - İbn Sina'nın Hayatı ve Eserleri Hakkında Çalışmalar. (İstanbul, 1955)
Kayıtsızlık Şenliği - Milan Kundera
Kayıtsızlık Şenliği - Milan Kundera
Kayıtsızlık Şenliği, Milan Kundera'nın 2003'de yayımlanan Bilmemek'ten sonra kimsenin beklemediği bir anda çıkagelen yeni romanı.
Beş arkadaşın, kayıp annesiyle konuşan Alain'in, işsiz oyuncu Caliban'ın, mutluluğun peşindeki Ramon'un, bir kukla oyunu yazma hayali kuran Charles'ın ve narsisist D'Ardelo'nun hikâyesi. Gerçekle hayali, karakterlerin evreniyle yazarınkini, şimdiki zamanla tarihsel geçmişi üst üste bindirerek başka bir gerçeklik kurmayı hep başarmış bir yazarın, mizah anlayışını kaybetmiş bir yüzyıla bakışı.
Bir yandan en ciddi meselelere ışık tutup diğer yandan tek bir kesin yargıda bulunmamak, bir yandan çağdaş dünyanın gerçekliğiyle büyülenip diğer yandan tüm bu gerçeklikten kaçmak ancak Kundera gibi usta bir yazarın kalemiyle mümkün oluyor. Yapıtının tümünün şaşırtıcı bir özeti gibi de okunabilecek bu kısa roman XXI. yüzyılın klasikleri arasındaki yerini aldı bile.
Kayıtsızlık Şenliği, Milan Kundera'nın 2003'de yayımlanan Bilmemek'ten sonra kimsenin beklemediği bir anda çıkagelen yeni romanı.
Beş arkadaşın, kayıp annesiyle konuşan Alain'in, işsiz oyuncu Caliban'ın, mutluluğun peşindeki Ramon'un, bir kukla oyunu yazma hayali kuran Charles'ın ve narsisist D'Ardelo'nun hikâyesi. Gerçekle hayali, karakterlerin evreniyle yazarınkini, şimdiki zamanla tarihsel geçmişi üst üste bindirerek başka bir gerçeklik kurmayı hep başarmış bir yazarın, mizah anlayışını kaybetmiş bir yüzyıla bakışı.
Bir yandan en ciddi meselelere ışık tutup diğer yandan tek bir kesin yargıda bulunmamak, bir yandan çağdaş dünyanın gerçekliğiyle büyülenip diğer yandan tüm bu gerçeklikten kaçmak ancak Kundera gibi usta bir yazarın kalemiyle mümkün oluyor. Yapıtının tümünün şaşırtıcı bir özeti gibi de okunabilecek bu kısa roman XXI. yüzyılın klasikleri arasındaki yerini aldı bile.
Ali Sirmen – Ölüm Cezası Üstüne Düşünceler
Ali Sirmen – Ölüm Cezası Üstüne Düşünceler
Camus
Koestler
Zamanında idam cezasını savunan biri olarak,
“Ulan… İdam suçu işlemiş birisi hakkında ne güzelleme olabilir ki…”
düşüncesiyle alıp okuduğum ve bu konuda fikrimi değiştirip, biraz morardığım nadir kitaplardan.
Aşağıda arka kapaktaki düşünceler size de yabancı ise bu kitaba bir gözatmak sizi değiştire bilir….
(bunları yazarken de mor bir halde olan biri olarak tavsiye olunur)
Camus
Koestler
Zamanında idam cezasını savunan biri olarak,
“Ulan… İdam suçu işlemiş birisi hakkında ne güzelleme olabilir ki…”
düşüncesiyle alıp okuduğum ve bu konuda fikrimi değiştirip, biraz morardığım nadir kitaplardan.
Aşağıda arka kapaktaki düşünceler size de yabancı ise bu kitaba bir gözatmak sizi değiştire bilir….
(bunları yazarken de mor bir halde olan biri olarak tavsiye olunur)
Tarık Solmuş - Sinemada Psikoloji - Anormal Davranışlar
Tarık Solmuş - Sinemada Psikoloji - Anormal Davranışlar
Düşündürücü ve insan derinliğini irdeleyici çalışmalarıyla yakından tanıdığımız Uzm. Psk. Tarık Solmuş'un yeni kitabı, Sinemada Psikoloji, Anormal Davranışlar, sinemaseverleri de heyecana sürükleyecek özgün bir çalışma.
Çoğu sinemaseverin arşivinde başköşelere yerleştirdiği filmleri psikolojik derinliği ve yansımalarıyla inceleyen Solmuş, bu çalışmasında da, gerek filmlere gerek kendimize yeni sorular sormaya itiyor. Psikolojinin derinliklerinde zenginleşen analizleri ve yorumlarıyla Solmuş, hem sinemanın şaheserlerine hem de insanın iç dünyasına uzanarak yeni yorumlara olanak sağlarken, alanı için de kılavuz niteliğinde bir çalışma ortaya koyuyor.
"American Psycho, narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bir erkeğin yıkıcılığını, bastırılmış bilinçaltısal güdülerini, kıskançlığını, hasedini, rekabetçiliğini neredeyse tüm boyutlarıyla aktarır. P.S. I Love You'da ya da Ordinary People'da eşin ya da ailenin bir üyesinin ölümüyle gelen kayıp ve yas yaşantısını tüm çarpıcılığı ve gerçekliğiyle görürsünüz."
Sinemada Psikoloji, Anormal Davranışlar, okuruna görkemli bir film dökümü ve analizi sunmakla kalmıyor, psikolojiye ilgisi olan herkesi yeni seyirlere ve okumalara çağırıyor.
Charles P. Kindleberger – Cinnet, Panik ve Çöküş – Mali Krizler Tarihi
Charles P. Kindleberger – Cinnet, Panik ve Çöküş – Mali Krizler Tarihi
İlk kez 1978’de basılan bu kitap genellikle İkinci Dünya Savaşı öncesinde yaşanan krizleri ele alıyordu. Ekim 1987’de Kara Pazartesi diye bilinen borsa krizinden sonra, bu gelişmeleri de içine alan ve 1880-1893 arasındaki döneme ilişkin araştırmayı de içeren çalışma, 1989’da ikinci kez basıldı. Ocak 1990’da patlak veren ve 90’lı yıllarda süren Japon krizi ise üçüncü baskının yapılmasına neden oldu. Yazarın ölümünden önce yapılan son baskısında ise Meksika’da ve Doğu Asya’daki krizlerin ortaya çıkardığı sorunların da yer verildiği Cinnet, Panik ve Çöküş bu alanda klasik bir eser haline geldi.
Önümüzdeki yıllarda Kindleberger’in kitabını tekrar tekrar okumadığınız için kendinize çok kızabilirsiniz.
Paul A. Samuelson, Massachusetts Institute of Technology
Cinnet, Panik ve Çöküş, para ve kredinin yanlış yönetilmesinin, yüzyıllardır nasıl mali çöküşlere yol açtığına ilişkin akademik bir inceleme.
Richard Lambert, Financial Times
Kindleberger’in kitabından dersler çıkaran okur, mutlaka önümüzde uzanan mali krizleri öngörecektir.
Richard Sylla, New York University
Bu kitabın dikkatle okunmasının ve eşe dosta önerilmesinin şu günlerde yapılacak en akıllı yatırımlardan biri olduğu kanısındayım.
İlk kez 1978’de basılan bu kitap genellikle İkinci Dünya Savaşı öncesinde yaşanan krizleri ele alıyordu. Ekim 1987’de Kara Pazartesi diye bilinen borsa krizinden sonra, bu gelişmeleri de içine alan ve 1880-1893 arasındaki döneme ilişkin araştırmayı de içeren çalışma, 1989’da ikinci kez basıldı. Ocak 1990’da patlak veren ve 90’lı yıllarda süren Japon krizi ise üçüncü baskının yapılmasına neden oldu. Yazarın ölümünden önce yapılan son baskısında ise Meksika’da ve Doğu Asya’daki krizlerin ortaya çıkardığı sorunların da yer verildiği Cinnet, Panik ve Çöküş bu alanda klasik bir eser haline geldi.
Önümüzdeki yıllarda Kindleberger’in kitabını tekrar tekrar okumadığınız için kendinize çok kızabilirsiniz.
Paul A. Samuelson, Massachusetts Institute of Technology
Cinnet, Panik ve Çöküş, para ve kredinin yanlış yönetilmesinin, yüzyıllardır nasıl mali çöküşlere yol açtığına ilişkin akademik bir inceleme.
Richard Lambert, Financial Times
Kindleberger’in kitabından dersler çıkaran okur, mutlaka önümüzde uzanan mali krizleri öngörecektir.
Richard Sylla, New York University
Bu kitabın dikkatle okunmasının ve eşe dosta önerilmesinin şu günlerde yapılacak en akıllı yatırımlardan biri olduğu kanısındayım.
Gerard de Nerval – Doğuya Yolculuk
Gerard de Nerval – Doğuya Yolculuk
Doğu`da Seyahat, kısa Batı izlenimleriyle açılıp Syra`dan İskenderiye`ye,
Kahire`den İstanbul`a uzanıyor. Nerval, gezdiği yerlerin tarihi, toplumsal ve
siyasal düzeni, gelenekleri, efsaneleri üstüne bilgi edinip saptamalar yapıyor; bu
yeniliklerin, bu bilinmezlerin, kendi iç dünyasıyla çakıştığı yerlerde de şair
kimliğini açığa vuruyor. Farklı toplumları dışarıdan değil, halkların içinden
yansıtmaya özen gösteren, dostça bir mektup içtenliğiyle kurulan bu başyapıt,
Batılı “seyahat düşüncesinde” bir kilometre taşı olma özelliğini hala koruyor,
koruyacak. Binbir Gece Masalları havasında bir tanıklık Doğu`da Seyahat.
Kahire`den İstanbul`a uzanıyor. Nerval, gezdiği yerlerin tarihi, toplumsal ve
siyasal düzeni, gelenekleri, efsaneleri üstüne bilgi edinip saptamalar yapıyor; bu
yeniliklerin, bu bilinmezlerin, kendi iç dünyasıyla çakıştığı yerlerde de şair
kimliğini açığa vuruyor. Farklı toplumları dışarıdan değil, halkların içinden
yansıtmaya özen gösteren, dostça bir mektup içtenliğiyle kurulan bu başyapıt,
Batılı “seyahat düşüncesinde” bir kilometre taşı olma özelliğini hala koruyor,
koruyacak. Binbir Gece Masalları havasında bir tanıklık Doğu`da Seyahat.
Jeff Sutherland / SCRUM - İki Katı İşi Yarı Zamanda Yapma Sanatı
Jeff Sutherland / SCRUM - İki Katı İşi Yarı Zamanda Yapma Sanatı
İlgi çekici hikâye ve gerçek dünya örnekleriyle dolu. Scrum olarak bilinen proje yönetim metodu, yüksek teknoloji şirketleri arasında en çok kullanılan üretkenlik vasıtasıdır. Jeff Sutherland bu vasıtayı geniş iş dünyası çevrelerinin avucunun içine koyma görevinde çok başarılı olmuştur. "
-Eric Ries, New York Times Bestseller olan The Lean Startup Kitabının Yazarı-
-Eric Ries, New York Times Bestseller olan The Lean Startup Kitabının Yazarı-
"Yazılım kariyerim boyunca büyük ve küçük tüm projelerde Scrum'u büyük bir başarı ile uyguladım. Küçük ekipleri yönetmede bildiğim en iyi yoldur ve yazılımın ötesinde uygulamalarının olduğuna da şüphe yoktur. Bu kitap Scrum eğitimi ve jargonu ile onunla nasıl çalışmamız gerektiğini ortaya koyuyor."
-Adam Messinger, Twitter'ın CTO'su-
-Adam Messinger, Twitter'ın CTO'su-
"Jeff Sutherland üst düzey performans gösteren ekiplerin ustasıdır. Bu kitabın alt başlığı Scrum'un etkisini belirtmede yetersiz kalmaktadır. Eğer üç kat fazla sonucu üçte bir zamanda almıyorsanız, doğru şekilde uygulamıyorsunuzdur!"
-Scott Maxwell, OpenView Venture Partners'ın Kurucusu ve Kıdemli Yöneticisi-
-Scott Maxwell, OpenView Venture Partners'ın Kurucusu ve Kıdemli Yöneticisi-
"Bu son derecede basit sistem, bir ekibin etkinliğini artırmada bu zamana kadar gördüğüm en iyi yöntemdir."
-Leo Babauta, Zen Habits'in Yaratıcısı-
-Leo Babauta, Zen Habits'in Yaratıcısı-
"Eğer başarılı olması gereken bir projeniz varsa yapacağınız ilk hareket bu kitabı okumak ve Scrum'un rehberliği altına girmektir."