Sayfalar

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Siyasetin Sosyolojisi Nur Vergin

Siyasetin Sosyolojisi Nur Vergin









Prof. Dr. Nur Vergin'İn tekrar gözden geçirerek yenilediği Siyasetin Sosyolojisi - Kavramlar, Tanımlar, Yaklaşımlar... İktidar, meşruluk, siyasal sistem nedir? Toplum seçkinlerinin iktidarı mı, otoritesi mi var? Siyasette dost-düşman ayırımı ne anlama geliyor? Kültür siyaseti belirler mi? Demokratik meşruluk modern devletin olmazsa olmaz niteliği midir? Machiavelli'den Althusser'e, Gramsci'den Foucault'ya, Marx'tan Weber'e, Habermas'tan Nietzsche'ye kadar uzanan kavramların serüveni... Aydınlanma felsefesi ile modernitenin hikâyesi. Bir muhalif akım olarak postmodernizm ve kimlik politikaları... Kitap Siyaset Sosyolojisi dersini veren birçok akademide ders kitabı olarak okutuldu ve gerek öğrencilerden gerekse öğretmenlerden tam not aldı. Akademik çevrenin yanı sıra kitap, siyaset ile sosyolojiyi ve aralarındaki çetrefil ilişkiyi merak edenler tarafından da ilgiyle karşılandı. Günümüz siyasetini anlamamız, yaşadığımız siyasi olaylara anlam verebilmemiz için bir anahtar. Her gün sokakta, işyerinde, evimizde duyduğumuz siyaset kavramlarına berraklık kazandıran bir çalışma."

30 Mayıs 2017 Salı

Kitap çevirisi nasıl yapılır ?

- çevirdiğiniz cümle size bağlama göre bir saçma geldiyse mutlaka bir dönüp tekrar okuyun. kesin bir yerde hata yapmışsınızdır. gelmediyse bu işi yol yakınken bırakın. 

örneğin traktörlerden bahseden bir metinde "challenging agricultural environments" ifadesini "iddialı tarım ortamları" diye çevirdiyseniz ve bu cümleye "ben biraz önce ne dedim ya?" diyip geri dönmezseniz işinizi okuyan redaktörün kulaklarınızı kızartacak kadar çınlattığına emin olabilirsiniz.



- bilmediğiniz kelimelerde sözlükten bulduğunuz ilk karşılığı yapıştırmayın. zaten bunu yapmayın diye adamlar oraya bin tane farklı alandaki bin tane farklı karşılığı yazmışlar di mi? 

- hiçbir, birçok, her şey, fark etmek, her bir, bugün, herkes, yalnız, yanlış gibi kelimelerin nasıl yazıldığını bilin.

- işin kelime sayısını ve konusunu öğrenmeden asla ama asla yaparım demeyin. sonra yetiştiremez, çok sıkılır ve hem koordinatörünüzü hem de kendinizi acayip zor durumda bırakırsınız. sanılanın aksine koordinatörler bazen süreyi araya çok da tampon zaman koyarak veremeyebilirler. hele iş acil diyorlarsa kesin acildir ve büyük ihtimalle sizden önceki bir çevirmen patlattığı için o kadar acil hale gelmiştir. 

- işleri asla, ama asla patlatmayın (geç göndermeyin). işin gecikeceği hastalık vs gibi acil bir durum çıkmadığı sürece genelde ilk yarısında belli olur. bunu anlar anlamaz koordinatörünüze hemmen haber verin ki konu hakkında bir backup planı oluştursun. ya işin tarihini biraz ileri atmaya çalışsın ya da işi başka birisiyle paylaştırsın. bunu gerçekten yapan çevirmenler her zaman has çevirmenlerdir. geç göndermeye başladığınızda bunu yapmak için iki, en fazla üç şansınız olur, sonra "haa x mi yok abi ona vermem hep geç gönderiyor" etiketini alnınıza yapıştırırlar ve onu oradan çıkarmak inanın çok zordur. 

- çeviri dosyaları ile referans dosyası, terimce vs gelmişse bunları fanatikçe okuyun ve bunlara fanatikçe uyun. çok basit gibi görünen çevirilerde müşterinin istediği terimler kullanılmamış ve özel istekleri uygulanmamışsa o çeviri ne kadar akkıcı, güzel, şık olursa olsun çöptür. 

- terimler için metin içinde her zaman tutarlı olun. örneğin bir sayfada "cihaz" derken iki sayfa sonra o kelimeyi "aygıt" olarak çevirmeyin.

- lokalizasyon çevirisi için her yerden kopya çekmek serbesttir hatta teşvik edilir. özgün olacağım diye kasmayın. zira lokalizasyon yaptıran firmalar kurumsal firmalardır ve her yerde terimleri ıvırları zıvırları aynı olsun isterler. örneğin starbucks'ın bir şeyini çevirirken açın starbucks'ın türkiye sayfasını, adamlar ne için hangi terimleri kullanmışlar bakın. bunu yaparsanız en kral çevirmen siz olursunuz. 

- son olarak yazım denetimi yapın, yazım denetimi yapın, yazım denetimi yapın.

Roman mı , film mi?

Herhangi bir kitaptan uyarlama her film yayına girdiğinde “Kitap mı iyidir film mi?” tartışması tekrar alevlenir. Bu soruya tabii ki genel bir cevap vermek mümkün değil. Bu sorunun cevabı   yazarın,yönetmenin, oyuncuların ve senaryonun özelliklerine göre değişebilmekte. Ancak burada pek çok kişinin değinmekten kaçındığı bir konu vardır ki o da kitabın türünün film üzerindeki etkisi.


Ahmet Ümit tarzı polisiyeler film olarak kaliteli bir yönetmen imzası ile ayrı bir değer kazanabiliyor.
Kavim adlı romanı Sinan Çetin filme çektiğinde ayrı bir tadı  olur.
Polisiye romanları, film ya da diziye uyarlaması en rahat yapılabilecek romanlardandır. Burada oyuncuya ve yönetmene gerekli duyguyu yansıtmak için daha az yük düşmektedir çünkü zaten iyi yazılmış bir romanda güzel bir gerilim ve sonuç için gerekli her türlü element bulunmaktadır. Aşk romanlarının uyarlamaları da polisiyeler kadar kolaydır. Kitapta kişilerin birbirlerine olan duyguları ayrıntılı bir şekilde tanımlanmakta ve dolayısıyla oyuncu ve yönetmene sadece bunu okuduktan sonra hayata geçirmek kalmaktadır.
Gerilim romanları ve bol betimleme içeren romanların filme uyarlanması daha zordur. Çünkü bir okuyucu kitabın içinde kaybolmak için ilgi çekici olaylar dizisine ihtiyaç duymaz. Zaten kendi hayal gücünde bir dünya yaratmaktadır. Ancak filmlerde oyuncular ve yönetmen, izleyiciye onun hayal gücündekine en yakın olan şeyi sunmaya çalışmaktadır. Ayrıca izleyicinin ilgisini canlı tutabilmek için daha çok heyecanlı olaylar dizisine veya birkaç yüksek dozda heyecan içeren öğeye sürekli olarak yer vermek gerekmektedir. Sadece bu şekilde kitapta yansıtılan gerilim aynen seyirciye aynı duygularla aktarılabilir.

Bence film veya dizi uyarlaması en zor fantastik ve bilim kurgu romanlarında gerçekleşmektedir. Bu tip romanlarda baştan yeni bir dünya yaratıldığından aslında bolca betimleme vardır. Bu nedenle uyarlamanın daha kolay yapılabileceği düşünülebilir. Ancak burada zorlaştırıcı nokta; kitapta yaratılan dünya tamamen yeni olduğu için her okuyucu aklında aynı şekilde tanımlanmış olan dünyayı farklı şekilde canlandırmaktadır. Oyuncular ve yönetmen, kitabı okumuş olan belki milyonlarca kişinin birden hayal gücünü birleştiren ve hepsini tatmin edecek bir ürün ortaya sunmalıdır. Kitapta “mavi ateş püskürten küçük bir ejderha” dendiğinde bunu kimse aynı şekilde düşünmez ancak aynı kişiler aynı filmi izlemeye gidip farklı şekilde hayal ettikleri o ejderhayı gördüğünde “tam da düşündüğüm gibi” diyebilmelidirler. Bu türdeki zorluk bu nedenlerden kaynaklanmaktadır.

e-kitap okuyucu kullanmanın artıları eksileri

E-kitap okuyucuyu nasıl tanımlarız ? 

Kitap okuma konforunu arttıran elektronik alet.



Yan dönüp yattığım yerden basılı kitap okurken yaşadığım en önemli sorun sola dönmüşken sadece sağ sayfayı, sağa dönmüşken sadece sol sayfayı okuyabilmem. Bu da sayfa değiştirdikçe mevlevi gibi dönmeme sebep oluyor. Öte yandan e-kitap okuyucularda sağ sayfa ve sol sayfa diye bir şey olmadığından yatarken istediğim pozisyonda kitap okuyabiliyorum. Bunu artı bir diye kaydedelim evvela.

Her şey bir yana en sevdiğim elektronik alettir bu.
Baş ucumdan ayırmıyorum, yemeyip yanında yatıyorum.


Bendeki model günde 1 saat okuyarak 45 gün kadar şarjı dayanıyor.


Gerçek kitap okumanın keyfiyle asla bir olmayan ama nereye gidersen git yanında istediğin kadar kitapla uzunca bir süre şarj sıkıntısı olmadan kitap okumayı mümkün kılan muhteşem icattır. Özellikle göz yormamak için dizayn edilmiş oluşu, hafifliği vazgeçilmez hale getiriyor. Yükleyecek kitap da hem satın alırken daha uygun fiyatlıdır, hem de satın almaya gelene kadar denizde kum internette e-kitap.


Bir yanımın eski kafalılıkla "kitap dediğin ele alınmalı" diye karşı çıktığı, bir yanımın da yayınevlerinin vasat ve kısır, sadece popülariteye ve paraya önem veren edebiyat-kitap anlayışlarına büyük bir darbe olacağından desteklediğim hadise... mesela bu cihaz yaygınlaşırsa az biraz bilgisayar kullanmayı bilen bir yazar kendisine bir internet sitesi kurarak e-kitap'larını kolayca ve çok makul bir fiyata yayınlayabilir, yayınevlerinin onu bunu beğenmez, sadece popülariteye önem veren ağız kokusundan kolaylıkla kurtulabilir.

"gereksiz zımbırtı. arkadaş, kitap dediğin ele, avca gelmeli, kokusunu duyurmalı" diyebilecek arkadaşlarımızı bir denemeye davet ediyorum.

9 Mayıs 2017 Salı

Thomas Hobbes - Leviathan

Thomas Hobbes - Leviathan





İngiliz filozof ve siyaset kurarncısı Thomas
Bobbes'un (1588-1679) başyapıtı kabul
edilen Leviathan, özellikle, bir "din ve
dünya devleti"nin oluşturulmasında bireyler
arası toplumsal sözleşmeye verdiği önem ve
ahlak kurallarını tamamen laik ve doğal bir
temele oturtuşuyla dikkat çeker. Hobbes,
165l'de yayımladığı bu kitabında, "Tanrı'nın
buyrukları" olan doğa yasalarından yola
çıkarak, ideal devletin oluşturulması yollarını
gösterir; ayrıca hem dinsel, hem de toplumsaleğitimsel
gerekçelerle çağının üniversite
sistemine eleştiriler yöneltir. Leviathan, Batı
siyaset biliminde Machiavelli'nin Hükümdar'ı
ölçüsünde önemli bir baş yapıttır.