Sayfalar
▼
28 Kasım 2015 Cumartesi
Cehenneme Övgü (Gündelik Hayatta Totalitarizm) Gündüz Vassaf
Cehenneme Övgü
(Gündelik Hayatta Totalitarizm)
Gündüz Vassaf
Bazı eleştirmenlerin "şeytanın avukatı" sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf'ın "gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı"yla sunduğumuz Cehenneme Övgü'sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük 'totaliter dünyalar'ımızı afişe ediyor, daha doğrusu 'yüzümüze vuruyor'. Totalitarizmin -anne karnındaki bebeğin beslenmesi gibi- bireyle toplumu bağlayan göbek bağıyla semirdiğini, hayata ilişkin algılarımızı ve kimi dayatılan kimisini de gönüllü olarak kabul ettiğimiz kavramları irdeleyerek gösteriyor. Cehenneme Övgü, yazarın kendiyle hesaplaştığı, herkesi de hesaplaşmaya çağıran, hatta kışkırtan bir kitap.
Kutsal Kase'nin Peşinde 2 - Cehennem Savaşçıları Orjinal isim: Vagabond Bernard Cornwell
Kutsal Kase'nin Peşinde 2 - Cehennem Savaşçıları
Orjinal isim: Vagabond
Bernard Cornwell
Kutsal Kase'nin Peşinde üçlemesinin ikinci kitabında, Bernard Cornwell ilk kitabı okuyanları hayal kırıklığına uğratmayarak kahramanları yeni serüvenlerine karşımıza çıkarıyor.
Crey Savaşında hayatta kalmayı başaran Hooktonlu Thomas, babasının gizemli hazinesini bulması için Kral tarafından göreve çıkarılır. Söylentilere göre bu hazine Hıristiyanlık aleminin en büyük miti olan Kutsal Kase'dir. Fakat Thomas bu hazineyi ele geçirmeye çalışan tek kişi değildi. Rakipleri onu durdurmak ve "Kutsal Kâse"yi bulabilmek için her türlü kıyımı yapmaya hazırdı.
Şimdi artık, Kutsal Kâse'nin gizemini bildiğine inanılan Thomas'ın babasının katili ve aynı zamanda Thomas'ın kuzeni ve düşmanı olan Astarac Kontu, Vexilleli Guy ile yüzleşme zamanıydı.
Crey Savaşında hayatta kalmayı başaran Hooktonlu Thomas, babasının gizemli hazinesini bulması için Kral tarafından göreve çıkarılır. Söylentilere göre bu hazine Hıristiyanlık aleminin en büyük miti olan Kutsal Kase'dir. Fakat Thomas bu hazineyi ele geçirmeye çalışan tek kişi değildi. Rakipleri onu durdurmak ve "Kutsal Kâse"yi bulabilmek için her türlü kıyımı yapmaya hazırdı.
Şimdi artık, Kutsal Kâse'nin gizemini bildiğine inanılan Thomas'ın babasının katili ve aynı zamanda Thomas'ın kuzeni ve düşmanı olan Astarac Kontu, Vexilleli Guy ile yüzleşme zamanıydı.
Cebi Delik Orjinal isim: Hand to Mouth A Chronicle of Early Failure Paul Auster
Cebi Delik
Orjinal isim: Hand to Mouth A Chronicle of Early Failure
Paul Auster
Paul Auster'ın yapıtlarında, çağdaş insanı en çıplak durumuyla görüyor, onunla aramızda özdeşlikler, benzerlikler kurabiliyoruz. Paul Auster'ın yazdıklarının bu kadar beğenilmesinin, benimsenmesinin nedeni, belki de okuruyla arasındaki bu paylaşım. Bir Amerikalı yazar olmasına karşın, Amerikalı insan değli, 'insan'ı anlattığı için evrensel boyutta oluyor yazdıkları. Yazarın bunca benimsenmesinin bir başka nedeni de, kısa, yılın cümlelerden oluşan kıvrak ve duru anlatımının, psikolojik çözümlemelrde kapsamlı ve derin bir boyuta ulaşabilmesi. Kurmaca yazarının genel yaklaşımının dışına çıkan ve alabildiğine gerçekmiş duygusu vererek yazan Paul Auster, 'olabilir'leri, 'olması gerekli'leri değil, olanları, yaşadıklarını, tanık olduklarını aktarıyor. Süslü edebiyattan uzak duruyor, yaşama hızını aktarabilmek için anlatımını yalınlaştırıp durulaştırıyor. Cebi Delik, yazarı tanımak isteyenler için benzersiz bir fırsat: Yaşam öyküsünü içtenlikle, dobra dobra ve her zamanki akıcı, ustalıklı diliyle ortaya koymuş Paul Auster.
Çavdar Tarlasında Çocuklar J. D. Salinger
Çavdar Tarlasında Çocuklar
J. D. Salinger
Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.
1993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.
1993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.
Candide ya da İyimserlik Voltaire
Candide ya da İyimserlik
Voltaire
Voltaire deyince, başta Candide ya da İyimserlik gelir akla; ve evrensel edebiyatın şaheserlerinden biri de budur.
"Olabilir dünyaların en iyisi"nde yaşadığımıza inanan saf bir gençtir. Candide; iyimserlikle doludur. Bir talihsizlik, sevgilisinden ayırır onu ve yollara düşürür. Voltaire, hemen hemen bütün dünyada dolaştırır kahramanını. Gittiği her yerde de gördüğü, savaştır onun, acıdır, gözyaşıdır...
Kötümserleşir.
"Nedir iyimserlik?" diye soranlara verdiği yanıt şu olup çıkar: "İnsanın kötü bir durumda olduğu bir zamanda, her şeyin iyi olduğunu ileri sürmesi çılgınlığı!"
Son olarak, İstanbul''a düşer yolu. Orada, bir Türk köylüsünden, çalışmanın, emeğin erdemlerini öğrenir: "Çalışmak, bizden üç büyük kusuru, can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu uzaklaştırır" der köylü. Buradan kalkıp boş laflara, havada tartışmalara ve gevezeliklere karşı, bulduğu şudur Candide''in: "Bahçemize bakmamız gerek!"
Eser, Voltaire''in kaleminden XVIII. yüzyılın bir eleştirisi idi. Kuşkusuz, kötümserdir Voltaire, ama cesaretini yitirmemiş bir kötümser; öyle olduğu için de, eleştirirken, daha iyi bir dünyayı da sezdirir bize. O "daha iyi dünya", gerçekleşmiş değil, aptallıklara daha başkaları eklenmiş halde. Böylece, Voltaire''in eseri güncelliğini sürdürüyor.
Okuyunuz göreceksiniz...
"Olabilir dünyaların en iyisi"nde yaşadığımıza inanan saf bir gençtir. Candide; iyimserlikle doludur. Bir talihsizlik, sevgilisinden ayırır onu ve yollara düşürür. Voltaire, hemen hemen bütün dünyada dolaştırır kahramanını. Gittiği her yerde de gördüğü, savaştır onun, acıdır, gözyaşıdır...
Kötümserleşir.
"Nedir iyimserlik?" diye soranlara verdiği yanıt şu olup çıkar: "İnsanın kötü bir durumda olduğu bir zamanda, her şeyin iyi olduğunu ileri sürmesi çılgınlığı!"
Son olarak, İstanbul''a düşer yolu. Orada, bir Türk köylüsünden, çalışmanın, emeğin erdemlerini öğrenir: "Çalışmak, bizden üç büyük kusuru, can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu uzaklaştırır" der köylü. Buradan kalkıp boş laflara, havada tartışmalara ve gevezeliklere karşı, bulduğu şudur Candide''in: "Bahçemize bakmamız gerek!"
Eser, Voltaire''in kaleminden XVIII. yüzyılın bir eleştirisi idi. Kuşkusuz, kötümserdir Voltaire, ama cesaretini yitirmemiş bir kötümser; öyle olduğu için de, eleştirirken, daha iyi bir dünyayı da sezdirir bize. O "daha iyi dünya", gerçekleşmiş değil, aptallıklara daha başkaları eklenmiş halde. Böylece, Voltaire''in eseri güncelliğini sürdürüyor.
Okuyunuz göreceksiniz...
Sisler Bulvarı Attilâ İlhan
Sisler Bulvarı
Attilâ İlhan
Düşlenen, tümüyle düşsel olan sevgililer, topu topu
üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar,
gözlerinden yıldız rüzgarları geçen sevgililer, Paris sokakları,
limanlar, yolculuklar, deniz insanları... ve Anadolu; uzun
havalar, halk türküleri...
Sisler Bulvarı'yla başka dünyalara doğru yolculuğa
çıkacağız biz de şimdi; Emperyal Oteli'nde üç gece kalacağız,
biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak ve
Sisler Bulvarı'nda öleceğiz...
üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar,
gözlerinden yıldız rüzgarları geçen sevgililer, Paris sokakları,
limanlar, yolculuklar, deniz insanları... ve Anadolu; uzun
havalar, halk türküleri...
Sisler Bulvarı'yla başka dünyalara doğru yolculuğa
çıkacağız biz de şimdi; Emperyal Oteli'nde üç gece kalacağız,
biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak ve
Sisler Bulvarı'nda öleceğiz...
Atlı Han Ziya Kozanoğlu
Atlı Han
Ziya Kozanoğlu
iSA'NIN DOĞUMUNDAN BERİ 451 YIL GEÇMİŞTİ. BÜYÜK BİR UĞULTU... KILIÇLARIN,TUNÇLARIN BİRBİRİNE ÇARPMASINDAN ÇIKAN ŞAKIRTILAR,ARABA GICIRTISI,ŞARKI SESLERİ BİRBİRİNE KARIŞIYOR, ÖNÜNDE,BÜTÜN DÜNYAYA MEYDAN OKUYAN ATİLLÂ'NIN DOKUZ VE SUNGURLU BAYRAĞI DALGALANAN BİR ORDU DOĞUDAN AKIYOR. AKIN!.. AKIN!.. AKIN!..
Ateşi Yakalamak Suzanne Collins
Ateşi Yakalamak
CAPITOL MUTSUZ, HUZURSUZLUK ARTIYOR, ATEŞLE DANS EDEN KIZ BİR KIVILCIM YAKTI,
YERİN ALTINDAN YÜKSELEN İSYAN ŞİMDİ PATLAMA NOKTASINDA!
KIVILCIMLAR PARLIYOR, ALEVLER YAYILIYOR VE CAPITOL İNTİKAM İSTİYOR.
“Açlık Oyunları Serisi, insanı meraktan çatlatan, gerilim dolu, müthiş akıcı ve inanılmaz sarsıcı… Elimden bir türlü bırakamadım. Bağımlısı oldum!”
-Stephen King
Sabırsızlıkla çıkmasını beklediğim fenomen kitap Açlık Oyunları’nın devamı olan Ateşi Yakalamak kitabını erkenden okuma fırsatı buldum.. Benim yüksek beklentilerimi haklı çıkartmakla kalmamakla birlikte bunun çok üstüne çıktı. Bu kitap Açlık Oyunları kadar heyecanlı fakat daha bir yürek burkucu çünkü zaten karakterleri tanıyorsunuz, zaten onlarla birlikte zorluklara göğüs germiştiniz. Suzanne hikayenin gerçekleştiği yerleri ummadığım yerlere taşımış ve o bu çok zor yerleri seçmekten hiç çekinmemiş. Olağanüstü. Bu kitabı okurken uykunuzu erteleyeceksiniz. Çıktığı andan itibaren listeleri altüst edecek. Tavsiyem o sabah için hazırlanın ve takviminizi ona göre ayarlayın.
-Stephenie Meyer
“Zekice kurgulanmış ve çok akıcı bir kitap… Büyüleyici.”
-John Green
“Bilimkurgu, heyecan, gerilim ve aşkın muhteşem bir karışımı.”
-USA Today
“Nefes Kesiyor”
Publisher Weekly
“Aksiyon, Entrika, Aşk. Kesinlikle mükemmel.”
Kirkus Reviews
YERİN ALTINDAN YÜKSELEN İSYAN ŞİMDİ PATLAMA NOKTASINDA!
KIVILCIMLAR PARLIYOR, ALEVLER YAYILIYOR VE CAPITOL İNTİKAM İSTİYOR.
“Açlık Oyunları Serisi, insanı meraktan çatlatan, gerilim dolu, müthiş akıcı ve inanılmaz sarsıcı… Elimden bir türlü bırakamadım. Bağımlısı oldum!”
-Stephen King
Sabırsızlıkla çıkmasını beklediğim fenomen kitap Açlık Oyunları’nın devamı olan Ateşi Yakalamak kitabını erkenden okuma fırsatı buldum.. Benim yüksek beklentilerimi haklı çıkartmakla kalmamakla birlikte bunun çok üstüne çıktı. Bu kitap Açlık Oyunları kadar heyecanlı fakat daha bir yürek burkucu çünkü zaten karakterleri tanıyorsunuz, zaten onlarla birlikte zorluklara göğüs germiştiniz. Suzanne hikayenin gerçekleştiği yerleri ummadığım yerlere taşımış ve o bu çok zor yerleri seçmekten hiç çekinmemiş. Olağanüstü. Bu kitabı okurken uykunuzu erteleyeceksiniz. Çıktığı andan itibaren listeleri altüst edecek. Tavsiyem o sabah için hazırlanın ve takviminizi ona göre ayarlayın.
-Stephenie Meyer
“Zekice kurgulanmış ve çok akıcı bir kitap… Büyüleyici.”
-John Green
“Bilimkurgu, heyecan, gerilim ve aşkın muhteşem bir karışımı.”
-USA Today
“Nefes Kesiyor”
Publisher Weekly
“Aksiyon, Entrika, Aşk. Kesinlikle mükemmel.”
Kirkus Reviews
Ateş Gecesi Reşat Nuri Güntekin
Ateş Gecesi
Reşat Nuri Güntekin
Ateş Gecesi, Reşat Nuri Güntekin'in önemli romanlarından biridir. Yazar, Ege bölgesinde yaşanan unutulmaz bir aşkın çevresinde, döneminin gerçeklerini de ustalıkla yansıtmıştır. Çalıkuşu'ndaki Feride gibi, Akşam Güneşi'ndeki kahraman Jülide gibi, Güntekin'in bu kitabında da Afife'yi tanıyacak ve çok seveceksiniz.
Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri
Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri
Atatürk'ün, Kemal adını Kamal diye değiştirdiğini biliyor muydunuz?
- Atatürk'ün içki içmesine en çok kim müdahale ederdi?
- Mustafa Kemal'in yakın çevresinde bulunan asalaklar kimlerdi?
- Atatürk Dr. Reşit Galip'e neden kafatası ölçüsünü aldırdı? Atatürk'ün kafatası ölçüsü kaç çıktı?
- Tüm yurt gezilerinde her türlü masrafı kendi cebinden ödediğini biliyor muydunuz?
- Resmiyetten sıkılan Atatürk, bir gece yarısı Dolmabahçe Sarayından gizlice dışarı çıkınca İstanbul Valisi sabaha karşı onu nerede bulmuştu?
- Neden İsmet İnönü'nün çocuklarına mirasından ödenek bırakmıştı?
- Atatürk, bir gece iddia üzerine tabancasını çekip köşkteki avizelerin ampullerini nasıl vurdu?
- Atatürk, sofra sohbeti sabaha dek uzayınca manevi kızı Zehra'ya nasıl sabah ezanı okuttu?
- Uşağının diğer hizmetlilere şakayla 'Selanik'ten çıksa çıksa Yahudi çıkar' dediğini duyan Atatürk, akşam sofrada buna ne karşılık verdi?
https://yadi.sk/i/_XIL_vNtkovS8
Atatürk'ün, Kemal adını Kamal diye değiştirdiğini biliyor muydunuz?
- Atatürk'ün içki içmesine en çok kim müdahale ederdi?
- Mustafa Kemal'in yakın çevresinde bulunan asalaklar kimlerdi?
- Atatürk Dr. Reşit Galip'e neden kafatası ölçüsünü aldırdı? Atatürk'ün kafatası ölçüsü kaç çıktı?
- Tüm yurt gezilerinde her türlü masrafı kendi cebinden ödediğini biliyor muydunuz?
- Resmiyetten sıkılan Atatürk, bir gece yarısı Dolmabahçe Sarayından gizlice dışarı çıkınca İstanbul Valisi sabaha karşı onu nerede bulmuştu?
- Neden İsmet İnönü'nün çocuklarına mirasından ödenek bırakmıştı?
- Atatürk, bir gece iddia üzerine tabancasını çekip köşkteki avizelerin ampullerini nasıl vurdu?
- Atatürk, sofra sohbeti sabaha dek uzayınca manevi kızı Zehra'ya nasıl sabah ezanı okuttu?
- Uşağının diğer hizmetlilere şakayla 'Selanik'ten çıksa çıksa Yahudi çıkar' dediğini duyan Atatürk, akşam sofrada buna ne karşılık verdi?
https://yadi.sk/i/_XIL_vNtkovS8
Atatürk - Emre Kongar
Atatürk - Emre Kongar
Atatürk bir diktatör müydü?Atatürk Devrimi evrensel midir?Atatürkçü ideolojinin özü nedir?Laiklik nedir?Türk Devrimi bugün hangi aşamadadır?Profesör Emre Kongar'ın Atatürk'ü ve Türk Devrimi'ni evrensel ölçülere göre değerlendirdiği bu yapıtında, Atatürk'ü bir başka görüş açısıyla yeniden tanıyacaksınız.
Atatürk bir diktatör müydü?Atatürk Devrimi evrensel midir?Atatürkçü ideolojinin özü nedir?Laiklik nedir?Türk Devrimi bugün hangi aşamadadır?Profesör Emre Kongar'ın Atatürk'ü ve Türk Devrimi'ni evrensel ölçülere göre değerlendirdiği bu yapıtında, Atatürk'ü bir başka görüş açısıyla yeniden tanıyacaksınız.
İkinci Yeni Olayı Asım Bezirci
İkinci Yeni Olayı
Asım Bezirci
1950'li yılların ortalarında doğan İkinci Yeni, üzerinde çokça tartışılan ve günümüzde de tartışılmaya devam edilen bir şiir hareketidir. Asım Bezirci, İkinci Yeni Olayı çalışmasında, bu hareketi bütünlüklü bir bakış açısıyla ve derinlemesine inceliyor, tartışmaya çok önemli boyutlar kazandırıyor. Onun tarihçesini, kaynaklarını, sorunlarını ve ürünlerini gözden geçiriyor. Ünlü şairlerini teker teker, ötekilerini topluca eleştiriyor; savunucularıyla tartışıyor. Kitabın sonunda da İkinci Yeni'den seçilmiş şiirlerle geniş bir kaynakça sunuyor. Bu kitap Bezirci'nin geliştirdiği nesnel/bilimsel eleştiri yönteminin bir uygulamasıdır ve okuyucuya yalnızca İkinci Yeni'yi değil, genel olarak şiiri nasıl değerlendirmesi gerektiği konusunda son derece önemli yöntemsel ipuçları sunmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
(Tanıtım Bülteninden)
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri Irvin D. Yalom
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri
Irvin D. Yalom
Elinizdeki bu kitapta, psikoterapist Irvin D. Yalom'un yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama amacımı yitirme gibi, aslında hiçbirimizin tamamen kaçamayacağı temel insanlık kaygılarından rahatsız olan hastalarıyla yaptığı çalışmalardan seçtiği, on ilginç öykü bulacaksınız.
Aşk-ı Memnu Halit Ziya Uşaklıgil
Aşk-ı Memnu
Halit Ziya Uşaklıgil
"Bihter hepsini unutmak isteyerek, kandili hala bütün bütüne yakmadığı için birtakım karartılar yansıtan aynanın karşısına geçiyor, çıplak gövdesine bakıyor, nergisçe bir tutumla hazdan sarsılıyordu. Başkaları ne düşünürdü bilmem, ama bu, kendi kendine tatmine giden yol, Bihter'i büsbütün yalnızlıkla sarıp sarmalardı. Hazlarda söze dökülemeyecek uçurumlar hissederdim. Romancı, Bihter için, 'Evet bu vücudu seviyor...' diye yazıyordu. Genç kadın ayna karşısındaydı, vücuduna sevgiler, vurgunluklar duyuyordu. Gülümsüyor, aynadaki aksinden sevda umuyordu.
(...) Çünkü Bihter, hayatında bundan böyle aşkların karşılıksız kalacağını, daha da yalnızlıklarla dolup taşacağını, kendisinden o kadar yaşlı Adnan Bey'in ne aşka, ne ihtirasa yanıt verebileceğini sezinlemişti. İşlemeli, dantelalı yatak örtüleri, bu gece ve her gece, Bihter'e bomboş süsler, düzmece incelikler sunacak, ama Bihter süslü döşeğinde hep ihtirasların, genç tenlerin hayalini kuracaktı..."
(...) Çünkü Bihter, hayatında bundan böyle aşkların karşılıksız kalacağını, daha da yalnızlıklarla dolup taşacağını, kendisinden o kadar yaşlı Adnan Bey'in ne aşka, ne ihtirasa yanıt verebileceğini sezinlemişti. İşlemeli, dantelalı yatak örtüleri, bu gece ve her gece, Bihter'e bomboş süsler, düzmece incelikler sunacak, ama Bihter süslü döşeğinde hep ihtirasların, genç tenlerin hayalini kuracaktı..."
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Bütün Yapıtları - Roman) Orjinal isim: Ronî Mîna Evîne - Tarî Mîna Mirinê Mehmed Uzun
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
(Bütün Yapıtları - Roman)
Orjinal isim: Ronî Mîna Evîne - Tarî Mîna Mirinê
Mehmed Uzun
Aşka en çok çaresizlerin mi ihtiyacı vardır?
İki çaresiz, yalnız, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yazgılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan, Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Ve bununla birlikte akıp giden, bir halkın makus talihi ve gelecek işaretleri. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder.
İki çaresiz, yalnız, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yazgılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan, Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Ve bununla birlikte akıp giden, bir halkın makus talihi ve gelecek işaretleri. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder.
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar Orjinal isim: Aphorismen zur Lebenweisheit Arthur Schopenhauer
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Orjinal isim: Aphorismen zur Lebenweisheit
Arthur Schopenhauer
İnsanlar için kıskançlık doğaldır: Yine de kıskançlık hem bir ayıp hem de mutsuzluktur. Bu yüzden onu mutluluğumuzun düşmanı olarak görmeli ve kötü bir şeytan olarak boğmaya çalışmalıyız. Seneca da bunun için bize şu güzel sözlerle kılavuzluk eder: Sahip olduklarımızı karşılaştırmadan tadını çıkarmalıyız. Başka birinin bizden daha şanslı olduğundan tasalanırsak asla mutlu olamayız (Asabilik Üzerine III, 30), ayrıca: Sizden önde olan birçoklarını görürseniz, bir de arkanızdakileri düşünün (Mektuplar, 15). Öyleyse bizden daha iyi durumda gibi görünenlerden çok, daha kötü durumda olanlara sık sık bakmalıyız. Ortaya çıkan gerçek fenalıklarda bile, kıskançlıkla aynı kaynaktan çıkan en etkili teselliyi, bizimkilerden daha büyük acılara bakmak, bir de bunun yanında, bizimle aynı durumda bulunanlarla, kader yoldaşlarımızla arkadaşlık etmek getirecektir.
(Tanıtım Bülteninden)
(Tanıtım Bülteninden)
Cinsel Aşkın Metafiziği Schopenhauer
Cinsel Aşkın Metafiziği
Schopenhauer
"Evet zeki adamlar, çok okumuşlar, fazla bilgililer,
Kim bilirdi, kimin aklına gelirdi,
Nasıl, ne zaman ve nerede herşeyin bir eşi olacağını?
Neden aşık olduklarını ve öpüştüklerini?
Evet mağrur bilgeler, söyleyin bana, neden?
Hem ne oldu bana o zaman?
Bulun ve söyleyin bana, nerede, nasıl, ne zaman?
Ve neden benim başıma geldi bu?"
Bürger
Kim bilirdi, kimin aklına gelirdi,
Nasıl, ne zaman ve nerede herşeyin bir eşi olacağını?
Neden aşık olduklarını ve öpüştüklerini?
Evet mağrur bilgeler, söyleyin bana, neden?
Hem ne oldu bana o zaman?
Bulun ve söyleyin bana, nerede, nasıl, ne zaman?
Ve neden benim başıma geldi bu?"
Bürger
Cehennemde Bir Mevsim & Aydınlanışlar Arthur Rimbaud
Cehennemde Bir Mevsim & Aydınlanışlar
Arthur Rimbaud
"Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilya'da, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar yaşamı, kendisini sürükleyen ve yakasını bırakmayan o sesten yakasını kurtarmak için kaçmaya çalıştığı ve tanımak istemediği boşuna bir girişimdir."
-Paul Claudel-
Rimbaud ölümüne yakın birçok manev'i haller yaşamıştır. Ölürken, son nefesinde Arapça "Allah Kerim" demiştir. Rimbaud'nun bu son sözü, onun İslam'a bakışı hakkında bize bir fikir vermektedir, çünkü kimilerinin ileri sürdüğü gibi, dinsiz birinin ya da Hıristiyan birinin durup bir cümleyi söylemesi kuşkusuz bir rastlantı olamaz. Rimbaud'nun hayatının son dönemi İslam'la kaynaşmış bir şekilde geçmiştir. Bu bilinen bir gerçektir. Bu husus hem Batı'da hem de ülkemizde açıkça yazılmıştır.
-Paul Claudel-
Rimbaud ölümüne yakın birçok manev'i haller yaşamıştır. Ölürken, son nefesinde Arapça "Allah Kerim" demiştir. Rimbaud'nun bu son sözü, onun İslam'a bakışı hakkında bize bir fikir vermektedir, çünkü kimilerinin ileri sürdüğü gibi, dinsiz birinin ya da Hıristiyan birinin durup bir cümleyi söylemesi kuşkusuz bir rastlantı olamaz. Rimbaud'nun hayatının son dönemi İslam'la kaynaşmış bir şekilde geçmiştir. Bu bilinen bir gerçektir. Bu husus hem Batı'da hem de ülkemizde açıkça yazılmıştır.
Death of a Salesman
Death of a Salesman
Arthur Miller's playDeath of a Salesmanaddresses loss of identity and a man's inability to accept change within himself and society. The play is a montage of memories, dreams, confrontations, and arguments, all of which make up the last 24 hours of Willy Loman's life. The play concludes with Willy's suicide and subsequent funeral.
Miller uses the Loman family — Willy, Linda, Biff, and Happy — to construct a self-perpetuating cycle of denial, contradiction, and order versus disorder. Willy had an affair over 15 years earlier than the real time within the play, and Miller focuses on the affair and its aftermath to reveal how individuals can be defined by a single event and their subsequent attempts to disguise or eradicate the event. For example, prior to discovering the affair, Willy's son Biff adored Willy, believed all Willy's stories, and even subscribed to Willy's philosophy that anything is possible as long as a person is "well-liked." The realization that Willy is unfaithful to Linda forces Biff to reevaluate Willy and Willy's perception of the world. Biff realizes that Willy has created a false image of himself for his family, society, and even for himself.
Willy is not an invincible father or a loyal husband or a fantastically successful salesman like he wants everyone to believe. He is self-centered. He fails to appreciate his wife. And he cannot acknowledge the fact that he is only marginally successful. Hence, Willy fantasizes about lost opportunities for wealth, fame, and notoriety. Even so, it would be incorrect to state that Miller solely criticizes Willy. Instead, Miller demonstrates how one individual can create a self-perpetuating cycle that expands to include other individuals. This is certainly the case within the Loman family. Until the end of the play, Willy effectively blocks the affair out of his memory and commits himself to a life of denial. He cannot remember what happened, so naturally he does not understand why his relationship with Biff has changed. Willy wants Biff's affection and adoration as before, but instead the two constantly argue. Willy vacillates, sometimes criticizing Biff's laziness and ineptitude, other times praising his physical abilities and ambition.
Linda and Happy are also drawn into the cycle of denial. Linda is aware of Willy's habit of reconstructing reality; however, she also recognizes that Willy may not be able to accept reality, as shown through his numerous suicide attempts prior to the beginning of the play. As a result, Linda chooses to protect Willy's illusions by treating them as truth, even if she must ignore reality or alienate her children in doing so. Happy is also a product of Willy's philosophy. Like Willy, he manipulates the truth to create a more favorable reality for himself. For example, when Happy tells everyone that he is the assistant buyer, even though he is only the assistant to the assistant, he proves that he has incorporated Willy's practice of editing facts.
Miller based Willy's character on his uncles, Manny Newman and Lee Balsam, who were salesmen. Miller saw his uncles as independent explorers, charting new territories across America. It is noteworthy that Miller does not disclose what type of salesman Willy is. Rather than drawing the audience's attention to "what" Willy sells, Miller chooses to focus on the fact that Willy is a "salesman." As a result, Miller expands the import of Willy's situation. Willy is an explorer — conqueror of the New England territory — and a dreamer, and this allows the audience to connect with him because everyone has aspirations, dreams, and goals.
3001:Son Efsane Orjinal isim: 3001: Final Odyssey Arthur C. Clarke
3001:Son Efsane
Orjinal isim: 3001: Final Odyssey
Arthur C. Clarke
Ve uzay efsanesi, tehlikelerle yüklü final sürecine giriyor. İnsanlık, güneş sistemi'ne hükmeden üç tektaşa karşı duyduğu korkuya rağmen, ayakta kalmayı başarmıştır. Korkunun ortasında bir umut ışığı belirmiştir. Binlerce yıl önce öldüğüne inanılan Frank Poole'un bedeni "bilinçli bir yaşama" döndürülebilmiştir. Ancak Poole'un her şeyden önce, tektaşın içerisinde Dave Bowman ve Hal'ın başına ne geldiğini anlaması gerekmektedir.
Elime aldığım andan itibaren bırakamadım. 3001: Son Efsane, bütün bir kuşağın imgelemini kışkırtan soruları en sonunda cevaplayan başarılı bir roman.
-Buzz Aldrin-
Elime aldığım andan itibaren bırakamadım. 3001: Son Efsane, bütün bir kuşağın imgelemini kışkırtan soruları en sonunda cevaplayan başarılı bir roman.
-Buzz Aldrin-